Dissemble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dissemble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dissemble (Çıkarcı Davranmak)

Dissemble kelimesi, gerçekte olan bir şeyi saklamak ya da çıkarcı bir şekilde davranmak anlamlarına gelir.

1. She dissembled her true feelings about the situation. (O, durumla ilgili gerçek hislerini gizledi.)
2. He dissembled his disappointment when he didn’t get the promotion. (O, terfi alamadığında hayal kırıklığını gizledi.)
3. The politician tried to dissemble his true intentions during the debate. (Siyasetçi, tartışma sırasında gerçek niyetlerini gizlemeye çalıştı.)
4. I could tell she was dissembling when she said she was okay with the change. (Değişikliğe rıza gösterdiğini söylediğinde, dissemble yaptığını anlayabildim.)
5. He dissembled his true identity to get close to the target. (Hedefe yaklaşmak için gerçek kimliğini gizledi.)
6. The defendant dissembled during his testimony. (Sanık, ifadesi sırasında çıkarcı davrandı.)
7. She dissembled her true motives behind the charity work. (Hayır işi arkasındaki gerçek amaçlarını gizledi.)
8. The company dissembled the true cost of the project. (Şirket, projenin gerçek maliyetini gizledi.)
9. He dissembled his true intentions behind the gift. (Hediye arkasındaki gerçek niyetlerini gizledi.)
10. She dissembled her true abilities to avoid taking on more responsibility. (Daha fazla sorumluluk almaktan kaçınmak için gerçek yeteneklerini gizledi.)
11. The spy dissembled his true allegiance to gain the trust of the enemy. (Düşmanın güvenini kazanmak için gerçek sadakatini gizledi.)
12. He dissembled his true feelings about the project to avoid conflict. (Çatışmadan kaçınmak için projeye yönelik gerçek hislerini gizledi.)
13. She dissembled her true intentions about the relationship. (İlişkiyle ilgili gerçek niyetlerini gizledi.)
14. The company dissembled the true impact of their product on the environment. (Şirket, ürünlerinin çevre üzerindeki gerçek etkisini gizledi.)
15. He dissembled his true feelings about the breakup. (Ayrılıkla ilgili gerçek hislerini gizledi.)
16. She dissembled her true beliefs to fit in with the group. (Gruba uyum sağlamak için gerçek inançlarını gizledi.)
17. The defendant dissembled his true involvement in the crime. (Sanık, suça olan gerçek dahililiğini gizledi.)
18. The politician dissembled his true position on the issue. (Siyasetçi, konu hakkındaki gerçek pozisyonunu gizledi.)
19. She dissembled her true intentions behind the invitation. (Davet arkasındaki gerçek niyetlerini gizledi.)

20. The salesman dissembled the true quality of the product to make a sale. (Satıcı, ürünün gerçek kalitesini gizleyerek satış yapmaya çalıştı.)

Bu örnek cümlelerde dissemble kelimesi, farklı durumlarda gerçekte olan bir şeyi gizlemek, çıkarcı davranmak veya gerçekleri saklamak anlamlarında kullanılmıştır.