Opulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Opulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Opulent Nedir?

Opulent, aşırı derecede zengin, gösterişli ve lüks anlamına gelen bir İngilizce sıfattır.

Örnek Cümleler:

1. The opulent mansion was filled with expensive art and furniture. (Lüks malikane, pahalı sanat eserleri ve mobilyalarla doluydu.)
2. The opulent lifestyle of the elite class is beyond the reach of most people. (Zengin sınıfın lüks yaşam tarzı, çoğu insanın erişemeyeceği kadar yüksektir.)
3. The bride wore an opulent wedding gown made of the finest silk and lace. (Gelin en kaliteli ipek ve dantel ile yapılmış bir lüks gelinlik giydi.)
4. The hotel’s lobby was decorated with opulent chandeliers and marble floors. (Otelin lobisi, lüks avizeler ve mermer zeminlerle dekore edildi.)
5. The opulent banquet featured a variety of gourmet dishes and fine wines. (Lüks ziyafet, çeşitli gurme yemekleri ve kaliteli şaraplar sunuyordu.)
6. The opulent yacht sailed along the Mediterranean coast, stopping at exclusive ports along the way. (Lüks yat Akdeniz kıyısında seyretti ve yol boyunca özel limanlarda durdu.)
7. The opulent diamond necklace was the highlight of the auction, selling for millions of dollars. (Lüks elmas kolye, müzayedede milyonlarca dolara satılan en önemli parçaydı.)
8. The opulent palace was a symbol of the royal family’s wealth and power. (Lüks saray, kraliyet ailesinin zenginliği ve gücünün bir simgesiydi.)
9. The opulent resort offered guests a range of luxurious amenities, including a spa and private beach. (Lüks tatil köyü, misafirlere spa ve özel plaj dahil bir dizi lüks olanak sunuyordu.)
10. The wealthy businessman lived an opulent lifestyle, with multiple homes, cars, and yachts. (Zengin işadamı, birden fazla ev, araba ve yatla lüks bir yaşam sürdü.)
11. The opulent ballroom was the perfect venue for the grand wedding reception. (Lüks balo salonu, büyük düğün resepsiyonu için mükemmel bir mekandı.)
12. The opulent hotel suite had a breathtaking view of the city skyline. (Lü

    ks otel süiti, şehir manzarasına karşı nefes kesen bir görünüme sahipti.)

13. The opulent casino was filled with high rollers gambling large sums of money. (Lüks kumarhane, büyük miktarlarla kumar oynayan yüksek bahisçilerle doluydu.)
14. The opulent jewelry store showcased the finest diamonds and gems from around the world. (Lüks mücevher dükkanı, dünyanın dört bir yanından en kaliteli elmas ve mücevherleri sergiliyordu.)
15. The opulent art exhibit featured works by some of the world’s most famous artists. (Lüks sanat sergisi, dünyanın en ünlü sanatçılarından bazılarının eserlerini sergiliyordu.)
16. The opulent banquet hall was decorated with gold accents and crystal chandeliers. (Lüks ziyafet salonu, altın süslemeler ve kristal avizelerle dekore edilmişti.)
17. The opulent wedding reception was held in a grand ballroom with a live orchestra. (Lüks düğün resepsiyonu, canlı bir orkestra eşliğinde büyük bir balo salonunda düzenlendi.)
18. The opulent fashion show featured designer clothing and accessories from the world’s top fashion houses. (Lüks moda şovu, dünyanın önde gelen moda evlerinden tasarımcı giyim ve aksesuarları sergiledi.)
19. The opulent cruise ship had multiple swimming pools, gourmet restaurants, and a theater. (Lüks kruvaziyer gemisi, birden fazla yüzme havuzu, gurme restoranlar ve bir tiyatroya sahipti.)
20. The opulent penthouse had stunning views of the city and was equipped with the latest technology. (Lüks çatı katı, şehrin nefes kesen manzaralarına sahipti ve en son teknolojilerle donatılmıştı.)

Türkçe Karşılığı: zengin, gösterişli, lüks