Open-Ended İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Open-Ended İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Open-Ended Nedir?


Open-Ended, Türkçe karşılığı “açık uçlu” olan bir kelime çiftidir. Genellikle bir konu hakkında sınırlar veya kısıtlamalar olmadan cevap verilebilecek, çok yönlü ve özgür bir şekilde düşünmeyi ifade eder. Bu kelime sıklıkla sınav sorularında, yaratıcı yazı ödevlerinde ve diğer düşünsel etkinliklerde kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The essay prompt was open-ended, allowing students to explore the topic in any direction they chose. (Deneme konusu açık uçlu idi, öğrencilerin istedikleri yönde konuyu araştırmalarına izin verildi.)
  2. The discussion was open-ended, with participants free to bring up any relevant topics. (Tartışma açık uçlu idi, katılımcıların ilgili konuları ortaya koymalarına izin verildi.)
  3. The artist preferred open-ended projects, as they allowed for more creative freedom. (Sanatçı açık uçlu projeleri tercih etti, çünkü daha fazla yaratıcı özgürlük sağladı.)
  4. The teacher gave an open-ended assignment, leaving it up to the students to decide how they would approach it. (Öğretmen açık uçlu bir ödev verdi, öğrencilerin nasıl yaklaşacaklarına kendilerinin karar vermelerine bıraktı.)
  5. The interviewer asked open-ended questions to encourage the candidate to share more about their experiences. (Mülakatçı, adayın deneyimleri hakkında daha fazla bilgi paylaşmalarını teşvik etmek için açık uçlu sorular sordu.)
  6. The survey had several open-ended questions, allowing respondents to provide detailed feedback. (Anketin birkaç açık uçlu sorusu vardı, katılımcıların ayrıntılı geri bildirim sağlamalarına izin verildi.)
  7. The game was designed to be open-ended, allowing players to create their own goals and objectives. (Oyun açık uçlu olarak tasarlandı, oyuncuların kendi hedeflerini ve amaçlarını oluşturmalarına izin verildi.)
  8. The project proposal was intentionally open-ended, to encourage creative thinking and problem-solving. (Proje teklifi bilinçli olarak açık uçlu olarak tasarlandı, yaratıcı düşünce ve problem çözme konusunda teşvik etmek için.)
  9. The writing prompt was open-ended, allowing the author to take the story in any direction they chose. (Yazma konusu açık uçlu idi, yazarın hikayeyi istedikleri yönde götürmesine izin verildi.)
  10. The workshop was structured as an open-ended discussion, allowing participants to explore the topic freely. (Atölye çalışması açık uçlu bir tartışma olarak yapılandırıldı, katılımcıların konuyu özgürce keşfetmelerine izin verildi.)
  11. The experiment had an open-ended design,

allowing for unexpected results and discoveries. (Deney açık uçlu bir tasarıma sahipti, beklenmedik sonuçlar ve keşiflere izin verildi.)
12. The research question was intentionally open-ended, to allow for a broad exploration of the topic. (Araştırma sorusu bilinçli olarak açık uçlu olarak tasarlandı, konunun geniş bir şekilde keşfedilmesine izin vermek için.)

  1. The coach asked open-ended questions to help the athlete reflect on their performance. (Antrenör, sporcu performansını düşünmelerine yardımcı olmak için açık uçlu sorular sordu.)
  2. The project proposal was open-ended, giving the team the flexibility to make changes as needed. (Proje teklifi açık uçlu idi, takıma gerektiğinde değişiklik yapma esnekliği sağladı.)
  3. The teacher used open-ended questions to encourage critical thinking and class discussion. (Öğretmen, eleştirel düşünceyi ve sınıf tartışmasını teşvik etmek için açık uçlu sorular kullandı.)
  4. The interview process was designed to be open-ended, allowing the employer to get a sense of the candidate’s personality and communication skills. (Mülakat süreci açık uçlu olarak tasarlandı, işverenin adayın kişiliği ve iletişim becerileri hakkında bir fikir edinmesine izin verdi.)
  5. The presentation was structured as an open-ended dialogue, encouraging audience participation. (Sunum açık uçlu bir diyalog olarak yapılandırıldı, izleyici katılımını teşvik eder nitelikteydi.)
  6. The brainstorming session was open-ended, allowing for a variety of ideas to be shared. (Beyin fırtınası seansı açık uçlu idi, çeşitli fikirlerin paylaşılmasına izin verildi.)
  7. The group project was designed to be open-ended, allowing each member to contribute their unique skills and ideas. (Grup projesi açık uçlu olarak tasarlandı, her üyenin benzersiz becerileri ve fikirleri katkıda bulunmasına izin verildi.)
  8. The therapist used open-ended questions to help the client explore their emotions and thoughts more deeply. (Terapist, müşterinin duygularını ve düşüncelerini daha derinlemesine keşfetmelerine yardımcı olmak için açık uçlu sorular kullandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.