On Crack İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

On Crack İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crack

Crack, genellikle kokain veya kırılmış bir madde gibi uyarıcı ilaçların işlenmesi sonucu elde edilen kristalize bir formdaki maddeleri ifade eder. Bu maddeler, beyindeki dopamin reseptörlerine yapışarak yüksek derecede uyarıcı bir etki yaratır.

Örnek cümleler:

  1. The crack epidemic of the 1980s devastated many communities in the United States. (1980’lerdeki crack salgını, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki birçok topluluğu mahvetti.)
  2. Smoking crack can have serious and long-lasting effects on your health. (Crack içmek, sağlığınız üzerinde ciddi ve uzun süreli etkilere neden olabilir.)
  3. Crack cocaine is a highly addictive drug that can lead to financial ruin and even death. (Crack kokain, finansal felakete ve hatta ölüme neden olabilen son derece bağımlılık yapıcı bir ilaçtır.)
  4. He was arrested for possession of crack and sentenced to five years in prison. (Crack bulundurduğu için tutuklandı ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.)
  5. The crackling sound of the fire filled the room. (Ateşin hışıltısı odayı doldurdu.)
  6. The cold winter air caused the windshield to crack. (Soğuk kış havası, ön camın çatlamasına neden oldu.)
  7. The new software is supposed to crack the encryption used by the hackers. (Yeni yazılım, hacker’ların kullandığı şifreyi çözmek için tasarlandı.)
  8. She tried to crack a joke to lighten the mood. (Atmosferi hafifletmek için bir şaka yapmaya çalıştı.)
  9. The detective was determined to crack the case. (Dedektif, olayı çözmek için kararlıydı.)
  10. The paint on the wall had started to crack and peel. (Duvarın boyası çatlamaya ve kabarmaya başlamıştı.)
  11. The thunder cracked loudly in the distance. (Şimşek uzaktan yüksek sesle çaktı.)
  12. She used a nutcracker to crack open the shell of the walnut. (Cevizin kabuğunu kırmak için bir ceviz kıracağı kullandı.)
  13. The championship game was a real nail-biter, with both teams trying to crack the other’s defense. (Şampiyonluk maçı gerçekten tırnak yiyen bir maçtı, her iki takım da diğerinin savunmasını kırmaya çalışıyordu.)
  14. The scientist spent years trying to crack the code of the human genome. (Bilim adamı, insan genomunun kodunu çözmek için yıllarını harcadı.)
  15. The eggshell cracked when she dropped it on the floor. (Yumurta kabuğu, yere düşürdüğünde çatladı.)
  16. The bridge was in danger of cracking under the weight of the heavy truck. (Köprü, a
  1. He could hear his voice crack as he tried to hold back his tears. (Gözyaşlarını tutmaya çalışırken, sesinin çatladığını duyabiliyordu.)
  2. The team worked together to crack the code and access the secure server. (Ekip, kodu çözmek ve güvenli sunucuya erişmek için birlikte çalıştı.)
  3. The ice on the lake began to crack as the temperature rose. (Göldeki buz, sıcaklık arttıkça çatlamaya başladı.)
  4. He was determined to crack the safe and get the valuable documents inside. (Kasayı çözmeye ve içindeki değerli belgeleri almaya kararlıydı.)

(Türkçe karşılıklar koyu ve yeşil renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.