Discretionally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Discretionarily
Discretionarily kelimesi, bir eylemi yapmak için kişinin kendi takdirine bağlı olarak karar verme anlamına gelir.
- The company’s CEO can discretionarily choose to invest in any project. (Şirketin CEO’su, herhangi bir projeye takdirine bağlı olarak yatırım yapabilir.)
- The judge can discretionarily sentence the defendant to community service. (Yargıç, sanığı toplum hizmetine takdirine bağlı olarak mahkum edebilir.)
- The manager discretionarily decided to extend the deadline. (Yönetici, takdirine bağlı olarak süreyi uzatmaya karar verdi.)
- The government can discretionarily increase taxes. (Hükümet, takdirine bağlı olarak vergileri artırabilir.)
- The landlord discretionarily increased the rent. (Ev sahibi, takdirine bağlı olarak kirası arttırdı.)
- The school principal discretionarily canceled the field trip. (Okul müdürü, takdirine bağlı olarak geziyi iptal etti.)
- The coach can discretionarily choose the team’s starting lineup. (Antrenör, takdirine bağlı olarak takımın başlangıç dizilişini seçebilir.)
- The company can discretionarily change its dress code policy. (Şirket, takdirine bağlı olarak kıyafet kodu politikasını değiştirebilir.)
- The professor can discretionarily adjust the course syllabus. (Profesör, takdirine bağlı olarak ders müfredatını ayarlayabilir.)
- The government can discretionarily grant or deny a visa application. (Hükümet, takdirine bağlı olarak vize başvurusunu kabul edebilir veya reddedebilir.)
- The police officer discretionarily let the driver off with a warning. (Polis memuru, takdirine bağlı olarak sürücüyü uyarı ile serbest bıraktı.)
- The bank can discretionarily increase the interest rate on loans. (Banka, takdirine bağlı olarak kredi faiz oranını artırabilir.)
- The teacher discretionarily allowed the students to work in groups. (Öğretmen, takdirine bağlı olarak öğrencilere grup çalışmasına izin verdi.)
- The supervisor discretionarily assigned the new project to the junior employee. (Süpervizör, takdirine bağlı olarak yeni projeyi kıdemi düşük bir çalışana atadı.)
- The mayor can discretionarily allocate funds for city projects. (Belediye başkanı, takdirine bağlı olarak şehir projeleri için fon tahsis edebilir.)
- The coach discretionarily canceled practice due to bad weather. (Antrenör, takdirine bağlı olarak kötü hava koşulları nedeniyle antrenmanı iptal etti.)
- The airline can discretionarily change its flight schedule. (Havayolu şirketi, takdirine bağlı olarak uçuş programını değiştirebilir.)
- The committee discretionarily decided to reject the proposal. (Komite, takdirine bağlı olarak ö
nerin reddedilmesine karar verdi.)
19. The manager discretionarily gave the employee a day off for their hard work. (Yönetici, çalışanın çabaları için takdirine bağlı olarak bir gün izin verdi.)
- The government agency can discretionarily approve or reject a grant application. (Hükümet ajansı, takdirine bağlı olarak hibe başvurusunu onaylayabilir veya reddedebilir.)
(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah yazılmıştır.)
Hemen Yorum Yaz