Discretionally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discretionally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discretionarily

Discretionarily kelimesi, bir eylemi yapmak için kişinin kendi takdirine bağlı olarak karar verme anlamına gelir.

  1. The company’s CEO can discretionarily choose to invest in any project. (Şirketin CEO’su, herhangi bir projeye takdirine bağlı olarak yatırım yapabilir.)
  2. The judge can discretionarily sentence the defendant to community service. (Yargıç, sanığı toplum hizmetine takdirine bağlı olarak mahkum edebilir.)
  3. The manager discretionarily decided to extend the deadline. (Yönetici, takdirine bağlı olarak süreyi uzatmaya karar verdi.)
  4. The government can discretionarily increase taxes. (Hükümet, takdirine bağlı olarak vergileri artırabilir.)
  5. The landlord discretionarily increased the rent. (Ev sahibi, takdirine bağlı olarak kirası arttırdı.)
  6. The school principal discretionarily canceled the field trip. (Okul müdürü, takdirine bağlı olarak geziyi iptal etti.)
  7. The coach can discretionarily choose the team’s starting lineup. (Antrenör, takdirine bağlı olarak takımın başlangıç ​​dizilişini seçebilir.)
  8. The company can discretionarily change its dress code policy. (Şirket, takdirine bağlı olarak kıyafet kodu politikasını değiştirebilir.)
  9. The professor can discretionarily adjust the course syllabus. (Profesör, takdirine bağlı olarak ders müfredatını ayarlayabilir.)
  10. The government can discretionarily grant or deny a visa application. (Hükümet, takdirine bağlı olarak vize başvurusunu kabul edebilir veya reddedebilir.)
  11. The police officer discretionarily let the driver off with a warning. (Polis memuru, takdirine bağlı olarak sürücüyü uyarı ile serbest bıraktı.)
  12. The bank can discretionarily increase the interest rate on loans. (Banka, takdirine bağlı olarak kredi faiz oranını artırabilir.)
  13. The teacher discretionarily allowed the students to work in groups. (Öğretmen, takdirine bağlı olarak öğrencilere grup çalışmasına izin verdi.)
  14. The supervisor discretionarily assigned the new project to the junior employee. (Süpervizör, takdirine bağlı olarak yeni projeyi kıdemi düşük bir çalışana atadı.)
  15. The mayor can discretionarily allocate funds for city projects. (Belediye başkanı, takdirine bağlı olarak şehir projeleri için fon tahsis edebilir.)
  16. The coach discretionarily canceled practice due to bad weather. (Antrenör, takdirine bağlı olarak kötü hava koşulları nedeniyle antrenmanı iptal etti.)
  17. The airline can discretionarily change its flight schedule. (Havayolu şirketi, takdirine bağlı olarak uçuş programını değiştirebilir.)
  18. The committee discretionarily decided to reject the proposal. (Komite, takdirine bağlı olarak ö

nerin reddedilmesine karar verdi.)
19. The manager discretionarily gave the employee a day off for their hard work. (Yönetici, çalışanın çabaları için takdirine bağlı olarak bir gün izin verdi.)

  1. The government agency can discretionarily approve or reject a grant application. (Hükümet ajansı, takdirine bağlı olarak hibe başvurusunu onaylayabilir veya reddedebilir.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.