Offence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Offence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Offence (Suç, Kabahat) İle İlgili Cümleler

Offence, bir kanun ya da kurala karşı yapılan herhangi bir ihlaldir. İşte, “offence” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler:

  1. He was charged with an offence for stealing a car. (O bir araba çalmak suçundan suçlandı.)
  2. Her comments caused great offence to the audience. (Onun yorumları izleyicilere büyük bir suçluluk duygusu yaşattı.)
  3. Drunk driving is considered a serious offence. (Sürücülük esnasında alkollü olmak ciddi bir suç olarak kabul edilir.)
  4. The company was fined for committing an offence against environmental laws. (Şirket, çevre yasalarına karşı suç işlediği için para cezasına çarptırıldı.)
  5. Offensive language is not tolerated in this workplace. (Aşağılayıcı dil bu iş yerinde tolere edilmez.)
  6. The player was given a red card for a violent offence. (Oyuncu, şiddet içeren bir suçtan dolayı kırmızı kart gördü.)
  7. The offence of plagiarism is taken very seriously in academic circles. (Akademik çevrelerde, intihal suçu çok ciddiye alınır.)
  8. The police are investigating the offence of breaking and entering. (Polis, hırsızlık suçunu soruşturuyor.)
  9. The comedian’s jokes were deemed to be in bad taste and caused offence. (Komedyenin şakaları kötü tadıyla değerlendirildi ve suç işledi.)
  10. The school has a zero-tolerance policy towards any kind of offence. (Okul, her türlü suça karşı sıfır tolerans politikası uygular.)
  11. Cyberbullying is a growing offence in the age of social media. (Sosyal medya çağında siber zorbalık artan bir suçtur.)
  12. The company’s offense against fair trade practices led to a boycott. (Şirketin adil ticaret uygulamalarına karşı suçu bir boykota yol açtı.)
  13. Graffiti is considered an offence in most cities. (Grafiti, çoğu şehirde suç olarak kabul edilir.)
  14. The footballer was accused of committing a racial offence during the match. (Futbolcu, maç sırasında ırkçı bir suç işlediği iddia edildi.)
  15. Sexual harassment is a serious workplace offence. (Cinsel taciz, ciddi bir işyeri suçudur.)
  16. The shoplifter was caught and charged with the offence of theft. (Hırsız, yakalandı ve hırsızlık suçundan dolayı suçlandı.)
  17. The athlete was banned from competing after being found guilty of doping offence. (Sporcu, doping suçu işlediği gerekçesiyle yarışmalardan men edildi.)
  18. The company apologized for any offence caused by their advertising campaign. (Şirket, reklam kampanyasından kay

naklı oluşabilecek herhangi bir suç için özür diledi.)
19. The teacher reminded the students that cheating on exams is a serious academic offence. (Öğretmen, sınavlarda kopya çekmenin ciddi bir akademik suç olduğunu hatırlattı.)

  1. The government introduced new laws to crack down on hate speech and other offensive behavior. (Hükümet, nefret söylemine ve diğer aşağılayıcı davranışlara karşı mücadele etmek için yeni yasalar çıkardı.)

Offence kelimesi genellikle suç anlamıyla kullanılır ancak bazı durumlarda da kişilerin incinmesi, kırılması gibi anlamlar taşıyabilir. Bu nedenle, kelimenin kullanımı bağlamına göre değişebilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.