Obtuseness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obtuseness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obtuseness Nedir?

Obtuseness, bir konuda anlamama, kavrayamama, anlayışsızlık, sağırlık veya aptallık gibi anlamlara gelir. Bu kelime genellikle olumsuz bir anlam taşır ve bir kişinin bir konuyu anlamadığını veya anlamaya çalışmadığını ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. He showed obtuseness when he failed to understand the simplest of instructions. (O, en basit talimatları bile anlamayarak anlayışsızlık gösterdi.)
  2. Her obtuseness in math made her struggle in school. (Matematikteki anlayışsızlığı, okulda mücadele etmesine neden oldu.)
  3. The obtuseness of the politician’s response made it clear that he had no interest in addressing the issue. (Politikacının cevabındaki anlayışsızlık, konuyu ele almak istemediğini açıkça ortaya koydu.)
  4. The obtuseness of the manager led to a lot of confusion among the team. (Yöneticinin anlayışsızlığı, takım arasında birçok karışıklığa neden oldu.)
  5. The obtuseness of the student in class was a source of frustration for the teacher. (Sınıftaki öğrencinin anlayışsızlığı, öğretmen için bir hayal kırıklığıydı.)
  6. His obtuseness in social situations made it difficult for him to make friends. (Sosyal durumlardaki anlayışsızlığı, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  7. The obtuseness of the detective made it hard for him to solve the case. (Dedektifin anlayışsızlığı, davayı çözmeyi zorlaştırdı.)
  8. Her obtuseness in language made it difficult for her to communicate with people from other countries. (Dil konusundaki anlayışsızlığı, diğer ülkelerden insanlarla iletişim kurmasını zorlaştırdı.)
  9. The obtuseness of the audience made it hard for the speaker to get his message across. (İzleyicilerin anlayışsızlığı, konuşmacının mesajını iletmesini zorlaştırdı.)
  10. His obtuseness when it came to technology made it hard for him to use his new phone. (Teknoloji konusundaki anlayışsızlığı, yeni telefonunu kullanmasını zorlaştırdı.)
  11. The obtuseness of the driver caused a lot of accidents on the road. (Sürücünün anlayışsızlığı, yolda birçok kazaya neden oldu.)
  12. Her obtuseness in negotiations caused her to lose the deal. (Pazarlık yaparkenki anlayışsızlığı, anlaşmayı kaybetmesine neden oldu.)
  13. The obtuseness of the employee made it difficult for him to perform his job duties. (Çalışanın anlayışsızlığı, iş görevlerini yerine getirmesini zorlaştırdı.)
  14. His obt
  1. His obtuseness in recognizing his own mistakes made it hard for him to improve. (Kendi hatalarını tanımadaki anlayışsızlığı, gelişmesini zorlaştırdı.)
  2. The obtuseness of the company’s management led to its downfall. (Şirketin yönetimindeki anlayışsızlık, çöküşüne neden oldu.)
  3. The obtuseness of the doctor made it difficult for the patient to understand their condition. (Doktorun anlayışsızlığı, hastanın durumunu anlamasını zorlaştırdı.)
  4. The obtuseness of the architect led to a flawed design. (Mimarın anlayışsızlığı, hatalı bir tasarıma neden oldu.)
  5. Her obtuseness in cooking caused her to burn the meal. (Yemek yaparkenki anlayışsızlığı, yemeğin yanmasına neden oldu.)
  6. The obtuseness of the customer made it hard for the salesperson to make a sale. (Müşterinin anlayışsızlığı, satış görevlisinin satış yapmasını zorlaştırdı.)
  7. His obtuseness in understanding cultural differences made him come across as insensitive. (Kültürel farklılıkları anlamadaki anlayışsızlığı, duyarsız olarak algılanmasına neden oldu.)

(Türkçe anlamlar için tıklanabilir linklere sahip değilim, ancak tüm örnek cümleleri Türkçe anlamlarıyla birlikte verdim.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.