Obtuse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obtuse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obtuse kelimesinin Türkçe Anlamı:

Obtuse, anlamı “keskin olmayan”, “kör”, “anlayışsız” anlamlarına gelir. Bir durumu veya konuyu kavrama yeteneğinin azlığına atıfta bulunabilir.

Örnek Cümleler:


1.

She had an obtuse pain in her back.

O, sırtında keskin olmayan bir ağrı hissetti.

2.

His obtuse remarks left everyone confused.

Onun anlayışsız açıklamaları herkesi kafası karışık bıraktı.

3.

The obtuse angle was difficult to measure.

Kör açı ölçülmesi zordu.

4.

His obtuse behavior was not appreciated by his friends.

Arkadaşları tarafından anlayışsız davranışları takdir edilmedi.

5.

She had an obtuse sense of humor that often fell flat.

O, genellikle başarısız olan keskin olmayan bir mizah anlayışına sahipti.

6.

The obtuse edges of the table were rounded off for safety.

Masanın kör kenarları güvenlik için yuvarlatıldı.

7.

His obtuse reasoning led him to the wrong conclusion.

Anlayışsız düşünce yapısı yanlış sonuca yol açtı.

8.

The obtuse teacher failed to explain the concept clearly.

Kör öğretmen, kavramı açık bir şekilde açıklayamadı.

9.

The obtuse design of the building made it difficult to navigate.

Binanın kör tasarımı, hareket etmeyi zorlaştırdı.

10.

His obtuse lack of empathy made him unpopular among his colleagues.

Empati eksikliği anlayışsız bir şekilde, meslektaşları arasında popüler olmasını engelledi.

11.

The obtuse blade of the knife made it difficult to cut through the tough meat.

Bıçağın kör ağzı, zorlu eti kesmeyi zorlaştırdı.

12.

The obtuse lyrics of the song were hard to understand.

Şarkının anlayışsız sözleri anlaşılması zordu.

13.

The obtuse politician refused to answer any questions.

Anlayışsız politikacı, herhangi bir soruya cevap vermekten kaçındı.

14.

His obtuse attitude towards learning was a hindrance to his progress.

Öğrenmeye karşı anlayışsız tavrı, ilerlemesine engel oldu

15.

The obtuse surface of the object made it difficult to grasp.

Nesnenin kör yüzeyi, kavramayı zorlaştırdı.

16.

Her obtuse response to the question made it clear that she didn’t understand it.

Sorusuna verdiği anlayışsız cevap, onun anlamadığını açıkça ortaya koydu.

17.

The obtuse businessman failed to see the potential in the new market.

Anlayışsız iş adamı, yeni pazardaki potansiyeli göremedi.

18.

His obtuse interpretation of the text led him to a completely different meaning.

Metnin anlayışsız yorumu, tamamen farklı bir anlama yol açtı.

19.

The obtuse conversation left me feeling frustrated and confused.

Anlayışsız konuşma, beni hayal kırıklığına uğrattı ve kafamı karıştırdı.

20.

Her obtuse reaction to the news showed that she didn’t understand the gravity of the situation.

Haberlere verdiği anlayışsız tepki, durumun ciddiyetini anlamadığını gösterdi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.