Obscurity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obscurity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obscurity (Belirsizlik, Gizlilik)

Obscurity kelimesi, bir şeyin anlaşılması veya fark edilmesi zor olduğunda kullanılır. Aynı zamanda, bir şeyin bilinmeyen veya gizli olması durumunu da ifade edebilir.

  1. The film’s ending was deliberately left in obscurity. (Film’in sonu bilerek belirsiz bırakıldı.)
  2. The obscurity of the artist’s work added to its appeal. (Sanatçının eserlerinin gizliliği ona çekicilik kattı.)
  3. The details of the crime were shrouded in obscurity. (Suçun ayrıntıları gizlilikle örtülüydü.)
  4. The obscure language of the legal document made it difficult to understand. (Hukuki belgenin belirsiz dili anlamakta zorluk yarattı.)
  5. The author’s early works remain in obscurity. (Yazarın erken dönem eserleri hala gizli kalmış durumda.)
  6. The company’s financial records were kept in obscurity. (Şirketin finansal kayıtları gizli tutuldu.)
  7. The obscurity of the cave made it difficult to explore. (Mağaranın gizliliği keşfetmeyi zorlaştırdı.)
  8. The singer rose from obscurity to fame in just a few months. (Şarkıcı birkaç ay içinde gizlilikten üne kavuştu.)
  9. The meaning of the ancient text was lost in obscurity. (Eski metnin anlamı gizlilikte kayboldu.)
  10. The writer’s use of obscure vocabulary confused some readers. (Yazarın belirsiz kelime kullanımı bazı okuyucuları kafalandırdı.)
  11. The origins of the tradition are shrouded in obscurity. (Geleneklerin kökeni belirsizliğe bürünmüş durumda.)
  12. The team’s strategy remained in obscurity until the game began. (Takımın stratejisi oyun başlayana kadar gizlilik içinde kaldı.)
  13. The actor’s early career was marked by obscurity and rejection. (Oyuncunun erken kariyeri gizlilik ve reddedilmeyle doluydu.)
  14. The painting’s true value was hidden by its obscurity. (Tablonun gerçek değeri gizlilikle örtülmüştü.)
  15. The politician’s stance on the issue was unclear due to obscurity in their statements. (Siyasetçinin konudaki tavrı ifadelerindeki belirsizlik nedeniyle anlaşılmazdı.)
  16. The remote village was lost in obscurity until a new road was built. (Uzak köy, yeni bir yol yapılıncaya kadar gizlilikte kaybolmuştu.)
  17. The obscure references in the book made it challenging to read. (Kitaptaki belirsiz atıflar okumayı zorlaştırdı.)
  18. The band remained in obscurity until they were discovered by a record label. (Grup, bir plak şirketi tarafından keşfedil

dıktan sonra gizlilikten kurtuldu.)
19. The company’s new product launch was shrouded in obscurity until the day of the announcement. (Şirketin yeni ürün lansmanı, açıklama gününe kadar gizlilikle örtülmüştü.)

  1. The author’s use of obscurity in the plot created a sense of mystery for the reader. (Yazarın kurguda belirsizlik kullanımı, okuyucu için gizemli bir hava oluşturdu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.