Obliquely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obliquely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obliquely: (Eğik olarak)

Eğik veya çarpık bir açıyla, doğru ya da yüzeyden uzak bir şekilde olan anlamına gelen “obliquely” kelimesinin kullanım örnekleri aşağıda verilmiştir:

  1. He looked at her obliquely before turning away. (O, ona eğik bir bakış attıktan sonra uzaklaştı.)

  2. The sun’s rays shone obliquely through the trees. (Güneş ışınları ağaçların arasından eğik bir şekilde parladı.)

  3. She walked obliquely across the room to avoid eye contact. (Göz temasından kaçınmak için oda boyunca eğik bir şekilde yürüdü.)

  4. The building had an obliquely sloping roof. (Bina eğik bir şekilde yamaçlı bir çatıya sahipti.)

  5. The airplane took off obliquely into the wind. (Uçak rüzgarın karşısında eğik bir şekilde kalktı.)

  6. He answered the question obliquely, not directly. (O, soruya doğrudan değil, eğik bir şekilde cevap verdi.)

  7. The painter used oblique lines to create depth in the painting. (Ressam, tabloda derinlik yaratmak için eğik çizgiler kullandı.)

  8. The tower leaned obliquely to one side. (Kule bir tarafa eğik olarak yaslandı.)

  9. She glanced obliquely at her watch. (Saatine eğik bir şekilde göz gezdirdi.)

  10. The car approached obliquely from the left. (Araba soldan eğik bir şekilde yaklaştı.)

  11. The sunlight filtered obliquely through the window blinds. (Güneş ışığı pencere perdelerinden eğik bir şekilde süzüldü.)

  12. He walked obliquely up the hill. (O, tepeye eğik bir şekilde yürüdü.)

  13. The enemy attacked obliquely from the rear. (Düşman arkadan eğik bir şekilde saldırdı.)

  14. She spoke obliquely about her personal life. (Kişisel hayatı hakkında eğik bir şekilde konuştu.)

  15. The satellite was placed in an oblique orbit. (Uydu eğik bir yörüngeye yerleştirildi.)

  16. The plane descended obliquely towards the runway. (Uçak pistin

önüne eğik bir şekilde inişe geçti.)

  1. The artist used oblique strokes to create a sense of movement. (Sanatçı, hareket hissi yaratmak için eğik darbeler kullandı.)

  2. The building was constructed at an oblique angle to the street. (Bina sokaktan eğik bir açıyla inşa edildi.)

  3. He tilted his head obliquely to one side, listening intently. (O, kulağını çekiştirerek bir tarafa eğik bir şekilde başını kırdı.)

  4. The ball bounced obliquely off the wall and into the goal. (Top duvardan eğik bir şekilde sekip kaleye girdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.