Obliquely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Obliquely: (Eğik olarak)
Eğik veya çarpık bir açıyla, doğru ya da yüzeyden uzak bir şekilde olan anlamına gelen “obliquely” kelimesinin kullanım örnekleri aşağıda verilmiştir:
-
He looked at her obliquely before turning away. (O, ona eğik bir bakış attıktan sonra uzaklaştı.)
-
The sun’s rays shone obliquely through the trees. (Güneş ışınları ağaçların arasından eğik bir şekilde parladı.)
-
She walked obliquely across the room to avoid eye contact. (Göz temasından kaçınmak için oda boyunca eğik bir şekilde yürüdü.)
-
The building had an obliquely sloping roof. (Bina eğik bir şekilde yamaçlı bir çatıya sahipti.)
-
The airplane took off obliquely into the wind. (Uçak rüzgarın karşısında eğik bir şekilde kalktı.)
-
He answered the question obliquely, not directly. (O, soruya doğrudan değil, eğik bir şekilde cevap verdi.)
-
The painter used oblique lines to create depth in the painting. (Ressam, tabloda derinlik yaratmak için eğik çizgiler kullandı.)
-
The tower leaned obliquely to one side. (Kule bir tarafa eğik olarak yaslandı.)
-
She glanced obliquely at her watch. (Saatine eğik bir şekilde göz gezdirdi.)
-
The car approached obliquely from the left. (Araba soldan eğik bir şekilde yaklaştı.)
-
The sunlight filtered obliquely through the window blinds. (Güneş ışığı pencere perdelerinden eğik bir şekilde süzüldü.)
-
He walked obliquely up the hill. (O, tepeye eğik bir şekilde yürüdü.)
-
The enemy attacked obliquely from the rear. (Düşman arkadan eğik bir şekilde saldırdı.)
-
She spoke obliquely about her personal life. (Kişisel hayatı hakkında eğik bir şekilde konuştu.)
-
The satellite was placed in an oblique orbit. (Uydu eğik bir yörüngeye yerleştirildi.)
-
The plane descended obliquely towards the runway. (Uçak pistin
önüne eğik bir şekilde inişe geçti.)
-
The artist used oblique strokes to create a sense of movement. (Sanatçı, hareket hissi yaratmak için eğik darbeler kullandı.)
-
The building was constructed at an oblique angle to the street. (Bina sokaktan eğik bir açıyla inşa edildi.)
-
He tilted his head obliquely to one side, listening intently. (O, kulağını çekiştirerek bir tarafa eğik bir şekilde başını kırdı.)
-
The ball bounced obliquely off the wall and into the goal. (Top duvardan eğik bir şekilde sekip kaleye girdi.)
Hemen Yorum Yaz