Nought İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nought İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nought İle İlgili Cümleler

Nought, İngilizce dilinde “sıfır” veya “hiçbir şey” anlamına gelen bir kelime. İşte nought kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:

1. I have nought to do today. (Bugün hiçbir şey yapacak bir şeyim yok.)
2. The company’s profits were reduced to nought. (Şirketin karı sıfıra düşürüldü.)
3. She won nought points in the game. (Oyunu kazandı ama hiç puan alamadı.)
4. His opinion is worth nought to me. (Onun fikri benim için hiçbir şey ifade etmiyor.)
5. They searched high and low but found nought. (Her yerde aradılar ama hiçbir şey bulamadılar.)
6. The thief left with nought but a few coins. (Hırsız sadece birkaç madeni para haricinde hiçbir şeyle ayrıldı.)
7. He spent his noughties traveling the world. (O, 2000’li yıllarını dünyayı gezip dolaşarak geçirdi.)
8. The project was a complete nought. (Proje tamamen fiyaskoyla sonuçlandı.)
9. He knew nought about the subject. (Konu hakkında hiçbir şey bilmiyordu.)
10. She was left with nought but memories. (O, sadece anılarla baş başa kaldı.)
11. He felt like a nought in the presence of the famous actor. (Ünlü aktörün karşısında hiçbir şey gibi hissetti.)
12. The team’s efforts came to nought when they lost the final game. (Takımın tüm çabaları final maçını kaybettiklerinde boşa gitti.)
13. The stock price dropped to nought. (Hisse fiyatı sıfıra kadar düştü.)
14. His attempts to win her over were all for nought. (Onu kazanmak için yaptığı tüm çabalar boşa gitti.)
15. The old car was worth nought in its current condition. (Eski araba şu anki durumunda hiçbir şey değerinde değildi.)
16. The children learned nought from their lazy teacher. (Çocuklar tembel öğretmenlerinden hiçbir şey öğrenemediler.)
17. The artist’s first exhibition was a nought. (Sanatçının ilk sergisi tam bir hayal kırıklığı oldu.)
18. His reputation was reduced to nought after the scandal. (Skandalın ardından itibarı sıfıra indi.)
19. They wasted nought time in starting the project. (Projeye başlamak için hiç vakit kaybetmediler.)
20. The student’s knowledge of the subject was nought compared to the professor’s. (Öğrencinin konu hakkındaki bilgisi, profesöre göre hiçbir şeydi.)

21. The company’s investment in the new technology came to nought when it failed to take off. (Yeni teknolojiye yatırım yapmaları boşa gitti çünkü başarısız oldu.)
22. She tried to hide her emotions, but her trembling lips gave her away nought. (Duygularını gizlemeye çalıştı, ama titreyen dudakları hiçbir şeyi ele vermedi.)
23. The coach’s strategy proved to be nought as the opposing team easily won the game. (Antrenörün stratejisi boşa çıktı, çünkü rakip takım kolayca maçı kazandı.)
24. The old man’s wealth amounted to nought as he had no heirs to inherit it. (Yaşlı adamın serveti hiçbir şey ifade etti, çünkü miras alacak hiçbir varisi yoktu.)
25. The museum had a collection of nought but the finest art pieces. (Müzenin koleksiyonu, en kaliteli sanat eserlerinden hiçbir şeyi içeriyordu.)
26. The team’s captain was left feeling like a nought after their defeat. (Takımın kaptanı, yenilgilerinden sonra kendini hiçbir şey gibi hissetti.)
27. The politician’s promises were worth nought when they failed to follow through. (Politikacının vaatleri, yerine getirilmediğinde hiçbir şey ifade etmedi.)
28. The new employee’s contribution to the project was nought as they lacked the necessary skills. (Yeni çalışanın projeye katkısı hiçbir şey ifade etmedi, çünkü gerekli becerilere sahip değildi.)
29. The garden was full of weeds, nought but a few flowers could be seen. (Bahçe yabani otlarla doluydu, sadece birkaç çiçek görülebilirdi.)
30. The athlete’s injury left them feeling like nought as they watched their team play without them. (Sporcu, sakatlığı nedeniyle takımının onun olmadan oynadığını izlediği için kendini hiçbir şey gibi hissetti.)