Non-Plus İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Non-Plus Nedir?
Non-Plus, bir olumsuzluk ifade eden bir terimdir ve “artı değil” anlamına gelir. Bir şeyin eksikliğini veya olmamasını ifade etmek için kullanılır.
Örnek Cümleler:
-
She was disappointed to find out that her salary was non-plus.
(O, maaşının artı olmadığını öğrendiğinde hayal kırıklığına uğradı.) -
The restaurant had a non-plus atmosphere and we decided to leave.
(Restoranın atmosferi artı değildi ve ayrılmaya karar verdik.) -
The team’s performance was non-plus, and they lost the game.
(Takımın performansı artı değildi ve maçı kaybettiler.) -
I’m sorry to say that your suggestion is non-plus.
(Önerinizin artı olmadığını söylemekten üzgünüm.) -
The concert was non-plus, and the audience was disappointed.
(Konser artı değildi ve seyirciler hayal kırıklığına uğradı.) -
The hotel’s breakfast was non-plus, and we had to go out to eat.
(Otelin kahvaltısı artı değildi ve dışarıda yemek yemek zorunda kaldık.) -
The movie’s plot was non-plus, and I left the theater early.
(Filmin konusu artı değildi ve tiyatroyu erken terk ettim.) -
His arguments were non-plus, and I couldn’t agree with him.
(Onun argümanları artı değildi ve onunla aynı fikirde olamadım.) -
The company’s performance was non-plus, and they had to lay off employees.
(Şirketin performansı artı değildi ve çalışanları işten çıkarmak zorunda kaldılar.) -
The hotel’s location was non-plus, and we had to take a taxi to go anywhere.
(Otelin konumu artı değildi ve herhangi bir yere gitmek için taksiye binmek zorunda kaldık.) -
The play’s acting was non-plus, and the audience was not entertained.
(Oyunun oyunculuğu artı değildi ve seyirciler eğlenemedi.) -
The book’s ending was non-plus, and it left me unsatisfied.
(Kitabın sonu artı değildi ve beni tatmin etmedi.) -
The coffee was non-plus, and I couldn’t finish it.
(Kahve artı değildi ve bitiremedim.) -
The museum’s exhibition was non-plus, and we left early.
(Müzenin sergisi artı değildi ve erken ayrıldık.) -
The speaker’s speech was non-plus, and I didn’t learn anything new.
(Konuşmacının konuşması artı değildi ve yeni bir şey öğrenmedim.) -
The car’s speed was non-plus, and we were late for the appointment.
(Aracın hızı artı değildi ve randevuya geç kaldık.) -
The restaurant’s service was non-plus, and we didn’t enjoy our meal.
(Restoranın hizmeti artı değildi ve yemeğimizden zevk
alamadık.)
-
The hotel’s amenities were non-plus, and we had to find alternative ways to entertain ourselves.
(Otelin imkanları artı değildi ve kendimizi eğlendirmek için alternatif yollar bulmak zorunda kaldık.) -
The company’s benefits package was non-plus, and the employees were dissatisfied.
(Şirketin faydalar paketi artı değildi ve çalışanlar memnun değillerdi.) -
The weather was non-plus, and we had to cancel our outdoor plans.
(Hava artı değildi ve açık hava planlarımızı iptal etmek zorunda kaldık.)
Hemen Yorum Yaz