Non-Existent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Non-Existent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Non-Existent Nedir?

Non-existent, var olmayan veya mevcut olmayan anlamlarına gelir.

Örnek cümleler:

1. The evidence for the existence of unicorns is non-existent. (Tek boynuzlu atların varlığına dair kanıtlar mevcut değil.)
2. The company’s plan to expand into a non-existent market proved to be a failure. (Şirketin var olmayan bir pazarı hedeflemesi başarısızlıkla sonuçlandı.)
3. The ghost in the story is non-existent in real life. (Hikayedeki hayalet gerçek hayatta mevcut değil.)
4. The promised bonus was non-existent, causing employees to lose trust in their employer. (Vaadedilen bonus mevcut değildi, bu da çalışanların işverenlerine güvenlerini kaybetmelerine neden oldu.)
5. The allegations of fraud were found to be non-existent after a thorough investigation. (Dolandırıcılık iddiaları detaylı bir araştırma sonrasında mevcut olmadığı anlaşıldı.)
6. The possibility of finding a non-existent solution is close to zero. (Mevcut olmayan bir çözüm bulma olasılığı neredeyse sıfıra yakın.)
7. The rumors of a non-existent affair between the two co-workers were proven to be false. (İki iş arkadaşı arasında var olmayan bir ilişki söylentileri yalan çıktı.)
8. The book described a non-existent world that only existed in the author’s imagination. (Kitap yazarın hayal gücünde var olan, gerçekte olmayan bir dünyayı anlatıyordu.)
9. The chances of success without proper planning are non-existent. (Uygun planlama olmadan başarı şansı mevcut değildir.)
10. The meeting was cancelled due to the non-existent attendance of the required participants. (Gerekli katılımcıların mevcut olmaması nedeniyle toplantı iptal edildi.)
11. The building collapsed due to the non-existent safety measures taken during construction. (Yapının inşaatı sırasında alınmayan güvenlik önlemleri nedeniyle çöktü.)
12. The artist’s hopes of being recognized for their non-existent talent were shattered. (Sanatçının var olmayan yeteneği için tanınma umutları yıkıldı.)
13. The museum featured an exhibit on the non-existent species of dragons. (Müze, var olmayan ejderha türleri hakkında bir sergiye ev sahipliği yaptı.)
14. The non-existent budget for the project made it impossible to proceed. (Proje için mevcut olmayan bütçe devam etmeyi imkansız hale getirdi.)
15. The scientists searched for evidence of a non-existent planet but found nothing. (Bilim adamları mevcut olmayan bir gezegenin kanıtını aradılar ancak hiçbir şey bulamadılar.)
16. The non-existent customer service made it difficult for customers to resolve their issues. (Mevcut olmayan müşteri hizmetleri mü

şterilerin sorunlarını çözmelerini zorlaştırdı.)
17. The rumors of a non-existent treasure hidden in the old mansion turned out to be just a myth. (Eski malikânede saklanan var olmayan bir hazine söylentileri sadece bir efsane çıktı.)

18. The non-existent communication between the departments led to misunderstandings and mistakes. (Bölümler arasındaki mevcut olmayan iletişim yanlış anlamalara ve hatalara neden oldu.)
19. The athlete’s dreams of winning the competition were non-existent after suffering a serious injury. (Ciddi bir sakatlık geçirdikten sonra sporcu yarışmayı kazanma hayallerini kaybetti.)
20. The non-existent evidence against the defendant led to their acquittal. (Sanıkla ilgili mevcut olmayan kanıtlar onların beraatine neden oldu.)