Noisome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Noisome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Noisome

Noisome, rahatsız edici, hoş olmayan, kötü kokulu anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The noisome smell emanating from the garbage dump was unbearable. (Çöplükten yayılan rahatsız edici koku dayanılmazdı.)
2. The noisome odor of rotten eggs filled the room. (Çürümüş yumurtaların kötü kokusu odayı doldurdu.)
3. The noisome fumes from the chemical plant caused health problems for nearby residents. (Kimya fabrikasından yayılan rahatsız edici dumanlar yakındaki insanlar için sağlık sorunlarına neden oldu.)
4. The noisome sight of the dead animals on the side of the road was depressing. (Yoldaki ölü hayvanların rahatsız edici görüntüsü üzücüydü.)
5. The noisome taste of the spoiled milk made me sick. (Bozuk sütün rahatsız edici tadı beni hasta etti.)
6. The noisome conditions in the prison were inhumane. (Cezaevindeki rahatsız edici koşullar insanlık dışıydı.)
7. The noisome bugs crawling around the kitchen made me lose my appetite. (Mutfakta dolaşan rahatsız edici böcekler iştahımı kaçırdı.)
8. The noisome sound of the construction site disturbed the peace of the neighborhood. (İnşaat alanındaki rahatsız edici ses, mahallenin huzurunu bozdu.)
9. The noisome pollution in the river caused the fish to die. (Nehirdeki rahatsız edici kirlilik balıkların ölümüne neden oldu.)
10. The noisome atmosphere in the crowded subway made me feel claustrophobic. (Kalabalık metroda rahatsız edici hava, kapalı alan korkusu hissettirdi.)
11. The noisome dust from the construction site made it difficult to breathe. (İnşaat alanındaki rahatsız edici toz nefes almamı zorlaştırdı.)
12. The noisome condition of the public restroom was disgusting. (Halka açık tuvaletin rahatsız edici koşulu iğrençti.)
13. The noisome traffic congestion made me late for my appointment. (Trafik sıkışıklığı, randevuma geç kalmama neden oldu.)
14. The noisome behavior of the unruly children disrupted the class. (Düzgün davranmayan çocukların rahatsız edici davranışları dersi bozdu.)
15. The noisome stench of the decaying garbage permeated the entire neighborhood. (Çürüyen çöplerin rahatsız edici kokusu tüm mahalleye yayıldı.)
16. The noisome condition of the public park made it uninviting. (Halka açık parkın rahatsız edici koşulu davetkar olmadı.)
17. The noisome humidity in the summer made it hard to sleep. (Yazın rahatsız edici nem, uyum

akımlaştı.)
18. The noisome sight of the moldy food in the fridge made me lose my appetite. (Buzdolabındaki küflü yiyeceklerin rahatsız edici görüntüsü iştahımı kaçırdı.)

19. The noisome smoke from the burning trash filled the air with a foul smell. (Yanmakta olan çöplerden yayılan rahatsız edici duman, havayı kötü bir kokuyla doldurdu.)
20. The noisome conditions in the animal shelter were heartbreaking. (Hayvan barınağındaki rahatsız edici koşullar yürek parçalayıcıydı.)