Naysayer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Naysayer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Naysayer Nedir?

Naysayer, Türkçe karşılığı olarak “olumsuz düşünen kişi” anlamına gelir. Bu kişiler, genellikle başkalarının fikirlerine, planlarına veya projelerine karşı çıkarak, olumsuz eleştirilerde bulunan ve inanmak istemeyen kişilerdir.

Örnek Cümleler:

  1. John is always a naysayer when it comes to new ideas. (John her zaman yeni fikirler konusunda bir olumsuz düşünen kişidir.)
  2. Don’t be such a naysayer all the time, try to see the positive side of things. (Her zaman olumsuz düşünme, şeylerin olumlu yanını görmeye çalış.)
  3. She is a naysayer by nature, she always finds something to complain about. (Doğuştan olumsuz bir düşünce yapısına sahip, her zaman şikayet edecek bir şeyler bulur.)
  4. The naysayer in the group shot down every idea we came up with. (Grubun olumsuz düşünen kişisi, ortaya çıkan her fikri reddetti.)
  5. Being a naysayer is not helpful in a team environment. (Bir takım ortamında olumsuz düşünmek yardımcı olmaz.)
  6. The naysayer’s negativity is bringing everyone down. (Olumsuz düşünen kişinin negatifliği herkesi aşağı çekiyor.)
  7. I don’t want to be a naysayer, but I’m not sure this plan will work. (Olumsuz düşünen biri olmak istemiyorum, ama bu planın işe yarayacağından emin değilim.)
  8. The naysayer always has a reason why things won’t work. (Olumsuz düşünen kişi her zaman şeylerin neden işe yaramayacağına dair bir nedeni vardır.)
  9. It’s important to listen to the naysayer’s concerns, but also to consider the positive aspects. (Olumsuz düşünen kişinin endişelerini dinlemek önemlidir, ancak olumlu yönleri de düşünmek gerekir.)
  10. The naysayer’s comments were not helpful and just discouraged everyone. (Olumsuz düşünen kişinin yorumları yardımcı olmadı ve herkesi sadece cesaretini kırdı.)
  11. Some people are just naysayers, they can’t help but see the negative in everything. (Bazı insanlar sadece olumsuz düşünürler, her şeyde negatifliği görmeden duramazlar.)
  12. The naysayer’s constant criticism is making it difficult to move forward with the project. (Olumsuz düşünen kişinin sürekli eleştirileri proje ile ilerlemenin zorlaştırıyor.)
  13. The naysayer’s skepticism is understandable, but we should still try. (Olumsuz düşünen kişinin şüpheciliği anlaşılabilir, ama yine de denemeliyiz.)
  14. Being a naysayer without

offering any solutions is not productive. (Çözüm sunmadan olumsuz düşünmek üretken değildir.)
15. The naysayer’s negative attitude is contagious and can bring down the whole team. (Olumsuz düşünen kişinin negatif tutumu bulaşıcıdır ve tüm takımı aşağı çekebilir.)

  1. The naysayer was proven wrong when the project turned out to be a success. (Proje başarılı olduğunda olumsuz düşünen kişi yanıldı.)
  2. It’s important to address the naysayer’s concerns, but not let them derail the project. (Olumsuz düşünen kişinin endişeleri ele alınmalı, ancak proje raydan çıkmamalı.)
  3. The naysayer’s constant negativity is starting to wear on everyone’s patience. (Olumsuz düşünen kişinin sürekli negatifliği herkesin sabrını taşırmaya başlıyor.)
  4. The naysayer’s cynicism is preventing progress from being made. (Olumsuz düşünen kişinin alaycılığı ilerlemenin engellemesine neden oluyor.)
  5. Don’t be a naysayer, be a problem solver. (Olumsuz düşünme, sorun çözen ol.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.