Musty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Musty İle İlgili Cümleler
Musty kelimesi Türkçede “küflü, nemli, rutubetli” anlamına gelmektedir.
- The basement smells musty after the heavy rain. (Yoğun yağmur sonrası bodrum küflü kokuyor.)
- The old books were stored in a musty room. (Eski kitaplar küflü bir odada saklandı.)
- I can’t breathe in this musty air. (Bu küflü havada nefes alamıyorum.)
- The clothes in the closet smell musty. (Dolaptaki kıyafetler küflü kokuyor.)
- The abandoned house was filled with musty furniture. (Terkedilmiş ev küflü mobilyalarla doluydu.)
- The damp basement had a musty smell. (Islak bodrumda küflü bir koku vardı.)
- The old towels in the attic were musty. (Çatı katındaki eski havlular küflüydü.)
- The abandoned ship had a musty odor. (Terkedilmiş gemide küflü bir koku vardı.)
- The musty smell in the library was overwhelming. (Kütüphanedeki küflü koku eziciydi.)
- The hotel room smelled musty and damp. (Otel odası küflü ve nemli kokuyordu.)
- The old house had a musty, vintage charm. (Eski evin küflü, antika bir cazibesi vardı.)
- The old castle had a musty, mysterious atmosphere. (Eski kalede küflü, gizemli bir atmosfer vardı.)
- The musty scent of the forest filled the air. (Ormanın küflü kokusu havayı doldurdu.)
- The attic was full of musty old boxes. (Çatı katı küflü eski kutularla doluydu.)
- The musty odor of the abandoned building lingered in the air. (Terkedilmiş binanın küflü kokusu havada kaldı.)
- The old photographs had a musty smell. (Eski fotoğrafların küflü kokusu vardı.)
- The musty cellar was filled with old wine bottles. (Küflü kiler eski şarap şişeleriyle doluydu.)
- The musty smell of the antique shop added to its charm. (Antika dükkanının küflü kokusu cazibesine katkıda bulundu.)
- The abandoned factory had a musty and eerie atmosphere. (Terkedilmiş fabrikada küflü ve ürkütücü bir atmosfer vardı.)
- The musty basement was a breeding ground for mold. (Küflü bodrum küf için üreme alanıydı.)
- The old rug had a musty odor that couldn’t be removed. (Eski halının çıkarılamayan bir küflü kokusu vardı.)
- The musty basement reminded her of her grandmother’s house. (Küflü bodrum ona büyükannesinin evini hatırlattı.)
- The musty smell of the abandoned church added to its haunting beauty. (Terkedilmiş kilisenin küflü kokusu onun ürkütücü güzelliğine katkıda bulundu.)
- The musty air in the attic made it difficult to breathe. (Çatı katındaki küflü hava nefes almaya zorladı.)
- The musty smell of the old bookstore brought back memories of her childhood. (Eski kitabevinin küflü kokusu çocukluğuna dair anıları canlandırdı.)
- The musty basement was a clear indication of water damage. (Küflü bodrum su hasarının açık bir işaretiydi.)
- The musty smell of the antique furniture was overpowering. (Antika mobilyaların küflü kokusu baskındı.)
- The musty atmosphere in the old mansion was eerie and haunting. (Eski malikânede küflü bir atmosfer ürkütücüydü.)
- The musty smell of the old rug made her sneeze. (Eski halının küflü kokusu onu hapşırttı.)
- The musty basement had to be cleaned before it could be used as a storage space. (Kullanmadan önce küflü bodrum temizlenmeliydi.)
Türkçe Karşılıklarıyla Örnek Cümleler
- Yoğun yağmur sonrası bodrum küflü kokuyor.
- Eski kitaplar küflü bir odada saklandı.
- Bu küflü havada nefes alamıyorum.
- Dolaptaki kıyafetler küflü kokuyor.
- Terkedilmiş ev küflü mobilyalarla doluydu.
- Islak bodrumda küflü bir koku vardı.
- Çatı katındaki eski havlular küflüydü.
- Terkedilmiş gemide küflü bir koku vardı.
- Kütüphanedeki küflü koku eziciydi.
- Otel odası küflü ve nemli kokuyordu.
- Eski evin küflü, antika bir cazibesi vardı.
- Eski kalede küflü, gizemli bir atmosfer vardı.
- Ormanın küflü kokusu havayı doldurdu.
- Çatı katı küflü eski kutularla doluydu.
- Terkedilmiş binanın küflü kokusu havada kaldı.
- Eski fotoğrafların küflü kokusu vardı.
- Küflü kiler eski şarap şişeleriyle doluydu.
- Antika dükkanının küflü kokusu cazibesine katkıda bulundu.
- Terkedilmiş fabrikada küflü ve ürk
Hemen Yorum Yaz