Mousy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mousy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mousy İle İlgili Cümleler

Anlam: Mousy, “fare gibi” anlamına gelen bir sıfat olarak kullanılır.

  1. She was small and mousy, and hardly anyone ever noticed her. (O küçük ve fare gibi görünüyordu, neredeyse hiç kimse onu fark etmezdi.)
  2. He had mousy brown hair and glasses. (Sarımsı-kahverengi fare renginde saçları vardı ve gözlük takıyordu.)
  3. Her mousy personality made it difficult for her to stand out in a crowd. (Fare gibi kişiliği, kalabalıkta öne çıkmayı zorlaştırıyordu.)
  4. The old cheese had a mousy smell. (Eski peynir fare gibi bir koku yayıyordu.)
  5. The cat caught a mousy little creature in the barn. (Kedi ahırda küçük bir fare gibi yaratığı yakaladı.)
  6. Her mousy appearance hid her true beauty. (Fare gibi görünümü gerçek güzelliğini gizliyordu.)
  7. She wore a mousy gray sweater and jeans. (Sarımsı-kahverengi fare rengi kazak ve kot pantolon giyiyordu.)
  8. The mousy girl in the corner was always reading a book. (Köşedeki fare gibi kız her zaman bir kitap okuyordu.)
  9. The mousy sound of her voice made it difficult to hear her. (Sesi fare gibi olduğu için onu duymak zordu.)
  10. He had a mousy personality that made him seem weak. (Fare gibi bir kişiliği vardı, bu da onu zayıf gösteriyordu.)
  11. The mousy brown color of the building made it blend in with the landscape. (Binanın fare rengi kahverengisi manzarayla bütünleşmesine neden oldu.)
  12. The mousy scent of the perfume reminded her of her grandmother. (Parfümün fare gibi kokusu onu büyükannesini hatırlattı.)
  13. Her mousy hair was always tied back in a ponytail. (Sarımsı-kahverengi fare rengindeki saçları her zaman atkuyruğu yapılmıştı.)
  14. He had a mousy little mustache that barely covered his upper lip. (Üst dudağını neredeyse hiç örtmeyen küçük fare rengi bir bıyığı vardı.)
  15. The mousy taste of the cheese left a bitter aftertaste in her mouth. (Peynirin fare gibi tadı ağzında acı bir tat bıraktı.)
  16. The mousy little creature scurried across the floor and disappeared under the sofa. (Küçük fare gibi yaratık yerde koşarak koltuğun altına kayboldu.)
  17. Her mousy demeanor made it difficult for her to make friends. (Fare gibi tavrı, arkadaş edinmesini zorlaştırıyordu.)
  18. The mousy little church was tucked away in a quiet corner of the village. (Köşede saklanmış küçük fare gibi kilise köy
  1. She had mousy eyes that seemed to blend into the color of her hair. (Sarımsı-kahverengi fare rengindeki gözleri saçlarının rengine karışıyormuş gibi görünüyordu.)
  2. The mousy librarian helped her find the book she was looking for. (Fare gibi kütüphaneci aradığı kitabı bulmasına yardımcı oldu.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. O küçük ve göze çarpmayan biriydi.
  2. Sarımsı-kahverengi fare renginde saçları ve gözlükleri vardı.
  3. Kişiliği kalabalıkta öne çıkmayı zorlaştırıyordu.
  4. Eski peynirin fare gibi bir kokusu vardı.
  5. Kedi ahırda küçük bir yaratık yakaladı.
  6. Görünümü gerçek güzelliğini gizliyordu.
  7. Sarımsı-kahverengi fare rengi kazak ve kot pantolon giyiyordu.
  8. Köşedeki kız her zaman bir kitap okuyordu.
  9. Sesi fare gibi olduğu için onu duymak zordu.
  10. Fare gibi bir kişiliği vardı, bu da onu zayıf gösteriyordu.
  11. Bina rengi manzarayla bütünleşmesine neden oldu.
  12. Parfümün fare gibi kokusu onu büyükannesini hatırlattı.
  13. Sarımsı-kahverengi fare rengindeki saçları her zaman atkuyruğu yapılmıştı.
  14. Üst dudağını neredeyse hiç örtmeyen küçük fare rengi bir bıyığı vardı.
  15. Peynirin fare gibi tadı ağzında acı bir tat bıraktı.
  16. Küçük yaratık yerde koşarak koltuğun altına kayboldu.
  17. Tavırları arkadaş edinmesini zorlaştırıyordu.
  18. Köyün sessiz bir köşesinde saklanmış küçük kilise.
  19. Sarımsı-kahverengi fare rengindeki gözleri saçlarına karışıyormuş gibi görünüyordu.
  20. Fare gibi kütüphaneci aradığı kitabı bulmasına yardımcı oldu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.