Morosely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morosely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morosely

Morosely, anlamı itibariyle üzgün, kasvetli, moral olarak çökmüş anlamına gelmektedir.

Örnek Cümleler:

  1. She sat at the corner of the room, morosely staring into space. (O, odanın köşesinde oturdu ve boşluğa bakarak moros bir şekilde oturdu.)
  2. He answered the question morosely, as if he didn’t want to be there. (Soru moros bir şekilde cevapladı, sanki orada olmak istemiyormuş gibi.)
  3. The old man looked at the empty road morosely, remembering the past. (Yaşlı adam boş yola moros bir şekilde baktı, geçmişi hatırlıyordu.)
  4. Sarah sat at the window morosely, watching the rain fall outside. (Sarah pencerede moros bir şekilde oturdu ve dışarıda yağmur yağarken izledi.)
  5. The cat lay morosely in the corner of the room, looking bored. (Kedi odanın köşesinde moros bir şekilde yattı, sıkılmış gibi görünüyordu.)
  6. He walked down the street morosely, lost in thought. (Düşüncelere dalmış, moros bir şekilde sokağı boyunca yürüdü.)
  7. The girl sat morosely at her desk, staring at the blank piece of paper. (Kız masasının başında moros bir şekilde oturdu, boş kağıda bakıyordu.)
  8. The old woman sighed morosely, wishing for the good old days. (Yaşlı kadın moros bir şekilde iç çekti, eski günlere özlem duydu.)
  9. He looked at the rain outside morosely, knowing he had to go out in it. (Dışarıda yağmur yağarken moros bir şekilde baktı, onun içinde çıkması gerektiğini biliyordu.)
  10. The boy sat morosely in the back of the classroom, not paying attention. (Çocuk sınıfın arkasında moros bir şekilde oturdu, dikkatini vermiyordu.)
  11. She spoke morosely about her future, feeling lost. (Geleceği hakkında moros bir şekilde konuştu, kaybolmuş hissetti.)
  12. The man stared morosely at his empty glass, wishing for another drink. (Adam boş bardağına moros bir şekilde baktı, başka bir içki istedi.)
  13. The woman walked through the park morosely, lost in thought. (Kadın parkın içinden moros bir şekilde yürüdü, düşüncelere dalmıştı.)
  14. He sat on the bench morosely, watching the people go by. (İnsanlar geçerken moros bir şekilde bankta oturdu.)
  15. The children played morosely in the rain, not enjoying themselves. (Çocuklar yağmurda moros bir şekilde oynadılar, kendilerini eğlendirmiyorlardı.)
  16. She looked at the empty room morosely, missing her family.
  1. The dog lay morosely in the corner of the room, feeling lonely. (Köpek odanın köşesinde moros bir şekilde yattı, yalnız hissetti.)
  2. He sighed morosely, realizing he had made a mistake. (Hata yaptığını anlayarak moros bir şekilde iç çekti.)
  3. The woman sat morosely on the bench, waiting for her friend who was late. (Kadın arkadaşı geç kaldığı için moros bir şekilde bankta oturdu.)
  4. He drove down the highway morosely, thinking about his problems. (Problemleri hakkında düşünürken moros bir şekilde otoyoldan gitti.)

(Türkçe karşılıklar cümlelerin hemen yanında verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.