Morose İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morose İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morose İle İlgili Cümleler

Morose, üzüntülü, karamsar ve keyifsiz anlamlarına gelir.

1. After losing his job, John became morose and stopped talking to his friends. (İşini kaybettikten sonra, John morose oldu ve arkadaşlarıyla konuşmayı bıraktı.)
2. The morose atmosphere in the room was palpable. (Odadaki morose atmosfer elle tutulurdu.)
3. Sarah’s morose attitude was affecting the whole team. (Sarah’nın morose tavrı tüm takımı etkiliyordu.)
4. He was always morose when it rained. (Yağmur yağdığında hep morose olurdu.)
5. The morose melody of the song made me feel sad. (Şarkının morose melodisi beni üzgün hissettirdi.)
6. She sat in the corner, looking morose and unhappy. (Köşede oturuyor, morose ve mutsuz görünüyordu.)
7. His morose personality made it difficult for others to be around him. (Morose kişiliği, diğerleriyle bir arada olmayı zorlaştırdı.)
8. The dark clouds and gloomy weather made everyone feel morose. (Karanlık bulutlar ve kasvetli hava herkesi morose hissettirdi.)
9. She was feeling particularly morose after her breakup. (Ayrılığından sonra özellikle morose hissediyordu.)
10. His morose expression gave away his true feelings. (Morose ifadesi gerçek hislerini ele veriyordu.)
11. The morose tone in his voice made it clear that he was upset. (Sesi morose tonuyla üzgün olduğunu açıkça ortaya koydu.)
12. She couldn’t help but feel morose at the thought of her grandmother’s funeral. (Büyükannesinin cenazesini düşünürken morose hissetmemek için kendini tutamadı.)
13. The morose colors of the painting reflected the artist’s sadness. (Tablonun morose renkleri, sanatçının üzüntüsünü yansıtıyordu.)
14. His morose behavior was a cause for concern among his family and friends. (Morose davranışı, ailesi ve arkadaşları arasında endişe yaratan bir neden oldu.)
15. The morose silence in the room was deafening. (Odada hüküm süren morose sessizlik ensesi düğümlü gibi hissettirdi.)
16. The morose expression on her face told me that something was wrong. (Yüzündeki morose ifade bana bir şeylerin yanlış olduğunu söyledi.)
17. He had a morose outlook on life and couldn’t see the good in anything. (Hayata morose bir bakış açısı vardı ve hiçbir şeyde iyi bir şey göremiyordu.)
18. The morose ending of the movie left me feeling sad. (Filmin morose sonu beni üzgün hissettirdi.)
19. Her morose mood was starting to bring everyone else down. (Morose ruh hali, herkesi aşağıya çekm

aya başlıyorum:

20. Despite the beautiful scenery, he couldn’t help feeling morose and homesick. (Güzel manzara rağmen, kendini morose ve ev özlemi çekiyor hissetmekten alamadı.)

21. The morose expression on the child’s face made the teacher wonder if something was wrong. (Çocuğun yüzündeki morose ifade öğretmenin bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmesine neden oldu.)

22. He tried to hide his morose feelings from his family, but they could tell something was bothering him. (Ailesinden morose hislerini saklamaya çalıştı, ama onlar onun içinde bir şeylerin yanlış olduğunu anladılar.)

23. The morose mood of the party was brought on by the bad news. (Partinin morose ruh hali kötü haberlerden kaynaklandı.)

24. Her morose demeanor was uncharacteristic of her usual upbeat personality. (Morose tavrı, genellikle neşeli kişiliğine uymuyordu.)

25. The morose feeling in the air was almost palpable. (Havada hüküm süren morose his hemen hemen elle tutulurdu.)

26. He was in a morose state of mind after his divorce. (Boşanmasından sonra morose bir zihin halindeydi.)

27. The morose weather matched his somber mood perfectly. (Morose hava, onun kasvetli ruh haline mükemmel şekilde uydı.)

28. The morose music playing in the background added to the sad atmosphere. (Arka planda çalan morose müzik, üzüntülü atmosfere katkıda bulundu.)

29. His morose expression never seemed to leave his face, even when he was happy. (Morose ifadesi, mutlu bile olsa yüzünden hiç gitmiyordu.)

30. The morose news of the day left everyone feeling hopeless. (Günün morose haberleri, herkesi umutsuz hissettirdi.)