Morbid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morbid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Morbid Nedir?

Morbid kelimesi, ölüm, hastalık ve acı verici olaylara aşırı derecede ilgi duyduğunuzu veya bunlara saplantılı bir şekilde odaklandığınızı ifade eden bir sıfattır.

Morbid İle İlgili 20 Örnek Cümle:

  1. The morbid fascination of the crowd at the scene of the accident was unsettling. (Kaza yerindeki kalabalığın ölüme saplantılı ilgisi rahatsız ediciydi.)
  2. She has a morbid fear of spiders. (Örümceklerle ilgili aşırı derecede korkusu var.)
  3. He had a morbid interest in serial killers. (Seril katillerle ilgili saplantılı bir ilgi duyuyordu.)
  4. The morbid atmosphere of the haunted house was enough to give anyone the creeps. (Perili evin ürkütücü atmosferi herkesi tüyler ürperticiydi.)
  5. She has a morbid curiosity about death. (Ölümle ilgili saplantılı bir merakı var.)
  6. His morbid sense of humor made everyone uncomfortable. (Saplantılı mizah anlayışı herkesi rahatsız etti.)
  7. The morbid reality of war was a harsh wake-up call for the young soldier. (Savaşın üzücü gerçekliği genç askere acı bir uyarı oldu.)
  8. The morbid silence of the empty house was deafening. (Boş evin ürkütücü sessizliği kulakları sağır ediyordu.)
  9. She had a morbid fascination with true crime stories. (Gerçek suç hikayeleriyle saplantılı bir ilgisi vardı.)
  10. The morbid beauty of the abandoned cathedral was haunting. (Terkedilmiş katedralin ürkütücü güzelliği iz bıraktı.)
  11. He has a morbid outlook on life. (Hayata üzücü bir bakış açısıyla bakıyor.)
  12. The morbid pallor of her skin was a sign of her illness. (Teninin ürkütücü solgunluğu hastalığının bir işaretiydi.)
  13. The morbid thoughts in his head were consuming him. (Zihnindeki üzücü düşünc

    leri onu yiyip bitiriyordu.)

  14. The morbid curiosity of the group led them to explore the abandoned asylum. (Grubun saplantılı merakı onları terkedilmiş akıl hastanesini keşfetmeye yöneltti.)
  15. Her morbid fascination with death had begun after her mother passed away. (Ölümle saplantılı ilgisi annesinin ölümünden sonra başlamıştı.)
  16. The morbid details of the crime scene made even the seasoned detectives feel sick. (Suç mahallinin üzücü detayları bile deneyimli dedektifleri hasta etti.)
  17. His morbid obsession with the occult was beginning to affect his daily life. (Okültle olan saplantılı takıntısı günlük yaşamını etkilemeye başlamıştı.)
  18. The morbid truth about his family’s past was something he had always suspected but never wanted to confront. (Ailesinin geçmişiyle ilgili üzücü gerçek her zaman şüphelendiği ancak karşılaşmak istemediği bir şeydi.)
  19. The morbid decorations at the Halloween party were enough to scare even the bravest of guests. (Cadılar Bayramı partisindeki ürkütücü süslemeler en cesur konukları bile korkuttu.)
  20. The morbid silence of the funeral home was only broken by the occasional sobbing of mourners. (Cenaze evinin ürkütücü sessizliği yas tutanların arada bir hıçkırıkları dışında sadece bozuluyordu.)
  21. Her morbid imagination had always been a source of fear for her. (Saplantılı hayal gücü her zaman onun için bir korku kaynağı olmuştu.)

Not: Bazı örnek cümlelerde “saplantılı” kelimesi kullanılmıştır, çünkü “morbid” kelimesi sıklıkla saplantı, takıntı veya aşırı ilgi anlamında kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.