Moodiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Moodiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Moodiness Nedir?


Moodiness, değişken ve ani duygusal durumların bir göstergesi olan bir kişilik özelliğidir. Bu durum genellikle aşırı duygusallık, sinirlilik, kızgınlık ve huzursuzluk ile karakterizedir.

Örnek Cümleler:

  1. Moodiness can sometimes be a sign of depression. (Moodiness, bazen depresyonun bir işareti olabilir.)
  2. His moodiness made it difficult to work with him. (Onun huysuzluğu, onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
  3. I try to avoid people who have a lot of moodiness. (Ben, çok huysuz olan insanlardan kaçınmaya çalışırım.)
  4. Her moodiness was starting to affect her relationships. (Onun huysuzluğu, ilişkilerini etkilemeye başladı.)
  5. The actor’s moodiness made it difficult to work with him on set. (Oyuncunun huysuzluğu, sette onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
  6. I don’t understand why she has so much moodiness. (Ben, neden onun çok huysuz olduğunu anlamıyorum.)
  7. His moodiness often led to arguments with his colleagues. (Onun huysuzluğu, sıklıkla meslektaşlarıyla tartışmalara yol açtı.)
  8. I think her moodiness is a result of stress at work. (Ben, onun huysuzluğunun iş stresinin bir sonucu olduğunu düşünüyorum.)
  9. His constant moodiness was starting to wear on his friends. (Onun sürekli huysuzluğu, arkadaşları üzerinde yıpratıcı olmaya başladı.)
  10. Her moodiness was a result of her hormonal changes during menopause. (Onun huysuzluğu, menopoz sırasındaki hormonal değişikliklerin bir sonucuydu.)
  11. I find it difficult to deal with people who have a lot of moodiness. (Ben, çok huysuz olan insanlarla başa çıkmayı zor bulurum.)
  12. The athlete’s moodiness was affecting his performance on the field. (Sporcunun huysuzluğu, sahadaki performansını etkiliyordu.)
  13. I think her

style=’color:blue; font-weight:bold;’>moodiness is just a part of her personality. (Ben, onun huysuzluğunun sadece kişiliğinin bir parçası olduğunu düşünüyorum.)
14. His moodiness was a result of the medication he was taking. (Onun huysuzluğu, aldığı ilaçların bir sonucuydu.)

  1. The director’s moodiness made it difficult for the crew to work with him. (Yönetmenin huysuzluğu, ekibin onunla çalışmasını zorlaştırdı.)
  2. I think his moodiness is a result of his lack of sleep. (Ben, onun huysuzluğunun uykusuzluğunun bir sonucu olduğunu düşünüyorum.)
  3. The employee’s moodiness was causing problems in the workplace. (Çalışanın huysuzluğu, işyerinde sorunlara neden oluyordu.)
  4. I don’t think his moodiness is something that can be easily changed. (Ben, onun huysuzluğunun kolayca değiştirilebilecek bir şey olmadığını düşünüyorum.)
  5. Her moodiness was a result of her anxiety. (Onun huysuzluğu, kaygısının bir sonucuydu.)
  6. I wish he could control his moodiness a little better. (Keşke o, huysuzluğunu biraz daha iyi kontrol edebilseydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.