Momentarily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Momentarily
Momentarily kelimesi “bir an için” anlamına gelir. İşte kullanımı:
- Could you hold on for a moment? I’ll be with you momentarily. (Bir an bekleyebilir misin? Sana bir an içinde katılırım.)
- The power outage was momentary and quickly resolved. (Güç kesintisi anlık ve hızlı bir şekilde çözüldü.)
- I’ll be back momentarily. (Bir an içinde geri döneceğim.)
- She paused momentarily before answering the question. (Soru yanıtlamadan önce kısa bir süre duraksadı.)
- The car’s headlights flashed momentarily in the dark. (Arabanın farları karanlıkta kısa bir süre yanıp söndü.)
- I had a momentary lapse in judgment. (Karar verme konusunda kısa bir süreliğine yanıldım.)
- Their momentary happiness was soon replaced by sadness. (Geçici mutlulukları kısa sürede üzüntüyle değişti.)
- She experienced a momentary feeling of panic. (Kısa süreli bir panik hissi yaşadı.)
- The train stopped momentarily before continuing on its journey. (Tren yolculuğuna devam etmeden önce kısa bir süre durdu.)
- He gave her a momentary glance before looking away. (Bakışlarını başka yere çevirmeden önce ona kısa bir süre baktı.)
- There was a momentary break in the conversation. (Konuşmada kısa bir süreliğine ara verildi.)
- The sun emerged from behind the clouds momentarily. (Güneş bulutların ardından kısa bir süreliğine ortaya çıktı.)
- He felt a momentary surge of energy. (Kısa süreli bir enerji yükselişi hissetti.)
- She experienced a momentary sense of relief. (Kısa süreli bir rahatlama hissi yaşadı.)
- The cat’s momentary distraction allowed the mouse to escape. (Kedinin kısa süreli dikkatsizliği, fare’nin kaçmasına izin verdi.)
- He had a momentary lapse in memory and forgot the answer. (Bellekten kısa süreli bir kayıp yaşadı ve cevabı unuttu.)
- She experienced a momentary feeling of joy. (Kısa süreli bir sevinç hissi yaşadı.)
- The music stopped momentarily before starting up again. (Müzik kısa bir süre durduktan sonra yeniden başladı.)
- He experienced a momentary sense of confusion. (Kısa süreli bir şaşkınlık hissi yaşadı.)
- There was a momentary lull in the storm before the winds picked up again. (Fırtınada kısa bir süreliğine sessizlik oldu, ardından rüzgar yeniden hızlandı.)
- The actor had a momentary lapse in his lines during the play. (Oyuncu oyun sırasında kısa süreli bir replik hatası yaptı.)
- She experienced a momentary sense of awe when she saw the beautiful view. (Güzel manzarayı görünce kısa süreli bir hayranlık hissi yaşadı.)
- He had a momentary feeling of regret after making the decision. (Karar verdikten sonra kısa süreli bir pişmanlık hissetti.)
- There was a momentary pause in the song before the chorus started. (Şarkıda kısa bir süreliğine ara verildi, ardından koro başladı.)
- She had a momentary lapse in concentration and made a mistake. (Dikkat dağılımı kısa süreliğine bozuldu ve hata yaptı.)
- The baby had a momentary smile before falling asleep. (Bebeğin uykuya dalmadan önce kısa bir süreliğine gülümsemesi oldu.)
- He experienced a momentary sense of relief when he realized he had passed the test. (Sınavı geçtiğini fark ettiğinde kısa süreli bir rahatlama hissi yaşadı.)
- There was a momentary interruption in the speech before the speaker continued. (Konuşmada kısa bir süreliğine kesinti oldu, ardından konuşmacı devam etti.)
Hemen Yorum Yaz