Mollycoddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Mollycoddle (Fiil) – Şımartmak, Pek Yakın İlgilenmek, Korumak
- Don’t mollycoddle him so much. He needs to learn to be independent. (Onu o kadar şımartma. Bağımsız olmayı öğrenmesi gerekiyor.)
- My mother used to mollycoddle me when I was younger. (Annem ben küçükken beni şımartırdı.)
- If you continue to mollycoddle your child, they will never learn how to handle adversity. (Eğer çocuğunuza şımartmaya devam ederseniz, asla zorluklarla başa çıkmayı öğrenemezler.)
- The coach doesn’t mollycoddle his players. He pushes them to be their best. (Antrenör oyuncularını şımartmaz. Onları en iyi olmaya zorlar.)
- She’s always mollycoddling her pets. (O, evcil hayvanlarını her zaman şımartır.)
- Don’t mollycoddle the plants too much or they won’t develop strong roots. (Bitkileri fazla şımartmayın, yoksa güçlü kökler geliştiremezler.)
- He’s been mollycoddled his whole life, so he doesn’t know how to handle tough situations. (Hayatı boyunca şımartıldığı için, zor durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmiyor.)
- She refuses to mollycoddle her employees. She expects them to take responsibility for their own work. (Çalışanlarını şımartmayı reddediyor. Kendi işlerine sorumluluk almalarını bekliyor.)
- If you mollycoddle a child too much, they can become spoiled and entitled. (Çocuğu çok fazla şımartırsanız, şımarık ve haklı hisseden biri olabilirler.)
- I’m not going to mollycoddle you. You need to take responsibility for your own mistakes. (Seni şımartmayacağım. Kendi hatalarının sorumluluğunu alman gerekiyor.)
- She mollycoddles her boyfriend by cooking all his meals and doing all his laundry. (O, erkek arkadaşını yemek yaparak ve tüm çamaşırlarını yaparak şımartır.)
- The teacher doesn’t mollycoddle her students. She challenges them to think critically. (Öğretmen öğrencilerini şımartmaz. Onları eleştirel düşünmeye zorlar.)
- Mollycoddling a child too much can lead to a lack of self-confidence. (Çocuğu çok fazla şımartmak özgüven eksikliğine neden olabilir.)
- He’s been mollycoddled by his parents his whole life, so he doesn’t know how to take care of himself. (Tüm hayatı boyunca ailesi tarafından şımartıldığı için, kendine nasıl bakacağını bilmiyor.)
- If you mollycoddle someone, they can become dependent on you. (Birini şımartırsan
- She mollycoddles her plants by talking to them and playing music for them. (O, bitkilerine konuşarak ve müzik çalarak şımartır.)
- Mollycoddling a person with anxiety can actually make their anxiety worse. (Anksiyetesi olan bir kişiyi şımartmak aslında onların anksiyetesini daha da kötüleştirebilir.)
- I’m not going to mollycoddle you through this project. You need to figure it out on your own. (Bu proje boyunca seni şımartmayacağım. Kendin halletmen gerekiyor.)
- Parents who mollycoddle their children can hinder their emotional development. (Çocuklarını şımartan ebeveynler, duygusal gelişimlerini engelleyebilirler.)
- Mollycoddling a child can make them think they are entitled to special treatment. (Bir çocuğu şımartmak, onların özel muameleye hak kazandıklarını düşündürtebilir.)
(Türkçe karşılıklarını parantez içinde verdim.)
Hemen Yorum Yaz