Misanthropic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Misanthropic Nedir?
Misanthropic, insanlardan hoşlanmama, insanlara olan nefret veya insanlık düşmanlığı anlamına gelen bir sıfattır.
Örnek cümleler:
-
Misanthropic people often prefer to be alone.
(Türkçe: Misanthropik insanlar genellikle yalnız olmayı tercih ederler.) -
His misanthropic views made it difficult for him to form meaningful relationships.
(Türkçe: Onun misanthropik görüşleri, anlamlı ilişkiler kurmasını zorlaştırdı.) -
She had a misanthropic outlook on life and didn’t trust anyone.
(Türkçe: Hayata misanthropik bir bakış açısıyla bakan ve kimseye güvenmeyen biriydi.) -
The character in the novel was portrayed as misanthropic and reclusive.
(Türkçe: Roman karakteri, misanthropik ve çekingen olarak tasvir edildi.) -
His misanthropic behavior was a result of years of mistreatment by society.
(Türkçe: Onun misanthropik davranışı, yıllar boyunca toplum tarafından kötü muamele görmesinin bir sonucuydu.) -
The artist’s misanthropic paintings depicted the bleakness of human existence.
(Türkçe: Sanatçının misanthropik resimleri, insan varoluşunun çaresizliğini yansıttı.) -
His misanthropic personality made it difficult for him to connect with others.
(Türkçe: Onun misanthropik kişiliği, diğer insanlarla bağlantı kurmasını zorlaştırdı.) -
The author’s misanthropic novels were known for their dark and depressing themes.
(Türkçe: Yazarın misanthropik romanları, karanlık ve depresif temalarıyla tanınıyordu.) -
The misanthropic scientist believed that humanity was doomed to destroy itself.
(Türkçe: Misanthropik bilim adamı, insanlığın kendisini yok etmeye mahkum olduğuna inanıyordu.) -
Her misanthropic comments offended many people in the audience.
(Türkçe: Onun
style=”color:blue”>misanthropik yorumları, seyircide birçok kişiyi incitti.)
-
The movie portrayed a misanthropic view of society and its problems.
(Türkçe: Film, toplum ve sorunlarına misanthropik bir bakış açısıyla yaklaştı.) -
He became increasingly misanthropic after experiencing several betrayals from people he trusted.
(Türkçe: Güvendiği insanlardan birkaç kez ihanete uğradıktan sonra giderek misanthropik hale geldi.) -
The misanthropic billionaire lived alone in a large mansion and rarely interacted with others.
(Türkçe: Misanthropik milyarder, büyük bir malikânesinde yalnız yaşıyor ve nadiren diğer insanlarla etkileşim kuruyordu.) -
The author’s misanthropic writing style was often criticized for being too pessimistic.
(Türkçe: Yazarın misanthropik yazı tarzı, genellikle çok kötümser olarak eleştiriliyordu.) -
The misanthropic philosopher believed that humans were inherently selfish and cruel.
(Türkçe: Misanthropik filozof, insanların doğuştan bencil ve zalim olduklarına inanıyordu.) -
The character’s misanthropic behavior was a result of his traumatic childhood experiences.
(Türkçe: Karakterin misanthropik davranışları, travmatik çocukluk deneyimlerinin bir sonucuydu.) -
The misanthropic author refused to attend book signings or other public events.
(Türkçe: Misanthropik yazar, kitap imza etkinliklerine veya diğer halka açık etkinliklere katılmayı reddetti.) -
His misanthropic views were seen as extreme and unreasonable by most people.
(Türkçe: Onun misanthropik görüşleri, çoğu insan tarafından aşırı ve mantıksız olarak görülüyordu.) -
The artist’s misanthropic sculptures depicted the ugliness and brutality of humanity.
(Türkçe: Sanatçının misanthropik heykelleri, insanlığın çirkinliğini ve vahşiliğini yansıtıyordu.) -
The misan
Hemen Yorum Yaz