Cue İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cue İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cue İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: İşaret, işaret vermek, ipucu, yönlendirmek

1. She gave me a cue to start talking. (Konuşmaya başlamam için ipucu verdi.)
2. The director gave the cue for the actors to start the scene. (Yönetmen sahneye başlamaları için oyunculara işaret verdi.)
3. The lights changed as the cue for the band to start playing. (Işıklandırma grubun çalmaya başlaması için işaret oldu.)
4. I forgot my cue in the middle of my speech. (Konuşmamın ortasında ipucumu unuttum.)
5. The sound of the bell is the cue for the students to enter the classroom. (Çanın sesi öğrencilerin sınıfa girmesi için işaret veriyor.)
6. The comedian missed his cue and the audience laughed. (Komedyen işaretini kaçırdı ve izleyiciler güldü.)
7. The cue ball hit the eight ball and knocked it in the pocket. (Beyaz top sekiz topa çarptı ve onu cebe soktu.)
8. He took his cue from his boss and started working on the project. (Patronundan ipucu alarak projeye başladı.)
9. The director gave a cue to the sound technician to start the music. (Yönetmen müziğin başlaması için ses teknisyenine işaret verdi.)
10. The student used his notes as a cue to remember his presentation. (Öğrenci sunumunu hatırlamak için notlarını ipucu olarak kullandı.)
11. The smoke was the cue for the firefighters to start working. (Duman itfaiyecilerin çalışmaya başlaması için işaret oldu.)
12. The coach gave the cue for the team to start the game. (Antrenör takımın maça başlaması için işaret verdi.)
13. She took her cue from the weather forecast and brought an umbrella. (Hava tahmininden ipucu alarak şemsiye getirdi.)
14. The cue sheet told the actors when to speak and when to pause. (İşaret sayfası oyunculara ne zaman konuşulacağını ve ne zaman durulacağını söyledi.)
15. The politician used the issue of immigration as a cue to rally his supporters. (Politikacı destekçilerini harekete geçirmek için göç sorununu ipucu olarak kullandı.)
16. The teacher gave a cue for the students to turn to the next page in their books. (Öğretmen öğrencilerin kitaplarında bir sonraki sayfaya geçmeleri için işaret verdi.)
17. The actress missed her cue and came on stage late. (Aktris işaretini kaçırdı ve sahneye geç geldi.)
18. He used his friend’s name as a cue to remember his phone number. (Arkadaşının adını telefon numarasını hatırlamak için ipucu olarak kullandı.)
19. The cue card helped the news anchor remember her lines. (İşaret kartı haber sunucusunun söyleyeceği şeyleri hatırlamasına yardımcı oldu.)

20. The basketball player took his cue from his coach and made a three-point shot. (Basketbol oyuncusu koçundan ipucu alarak üçlük attı.)