Mettle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mettle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mettle Nedir?

Mettle, bir kişinin karakteri, cesareti, dayanıklılığı veya özellikleriyle ilgili güçlü bir ifadedir. Bu kelime sıklıkla “moral”, “davranış” veya “zihinsel durum” ile ilgili durumları ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. Despite facing several challenges, she showed her mettle and emerged victorious. (Birçok zorlukla karşı karşıya kalmış olmasına rağmen, gücünü gösterdi ve galip geldi.)
2. It takes a lot of mettle to stand up to a bully. (Bir zorba ile başa çıkmak için büyük bir cesaret gerekiyor.)
3. He proved his mettle by completing the marathon in under three hours. (Maratonu üç saat altında tamamlayarak gücünü kanıtladı.)
4. The team’s mettle was tested when they played against the defending champions. (Takımın dayanıklılığı, savunma şampiyonlarına karşı oynarken test edildi.)
5. The coach praised the player for his mettle and determination on the field. (Antrenör, oyuncuyu sahadaki cesareti ve kararlılığı için övdü.)
6. She had the mettle to confront her fears and pursue her dreams. (Korkularıyla yüzleşmek ve hayallerini takip etmek için cesareti vardı.)
7. The soldiers showed their mettle in the face of danger. (Askerler tehlike karşısında güçlerini gösterdiler.)
8. The new employee’s mettle was put to the test during her first week on the job. (Yeni çalışanın gücü, işindeki ilk haftasında test edildi.)
9. His mettle was never in question, as he always gave 110% to everything he did. (Gücü hiçbir zaman sorgulanmadı, her yaptığı şeye %110 verdi.)
10. The CEO’s mettle was tested when the company faced financial troubles. (CEO’nun gücü, şirket finansal sıkıntılarla karşı karşıya kaldığında test edildi.)
11. She showed her mettle by standing up for what she believed in, even when it was unpopular. (Popüler olmayan bir şeyi savunarak gücünü gösterdi.)
12. The athlete’s mettle was evident in his unwavering commitment to his training regimen. (Sporcunun gücü, antrenman düzenine olan kararlılığından belli oldu.)
13. The company’s mettle was tested by the pandemic, but they were able to adapt and overcome the challenges. (Şirketin gücü, pandemi tarafından test edildi, ancak zorluklarla başa çıkmak için adapte olabildiler.)
14. The teacher recognized the student’s mettle and encouraged her to pursue her passion. (Öğretmen, öğrencinin gücünü tanıdı ve tutkusunu takip etmesi için teşvik etti.)
15. The team captain’s mettle was put to the test when

the game went into overtime, but she remained calm and led her team to victory. (Oyun uzatmaya gittiğinde takım kaptanının gücü test edildi, ancak sakin kaldı ve takımını zaferle yönetti.)
16. The CEO’s mettle was evident in her decision to take a risk and invest in a new product line, which ultimately paid off. (CEO’nun gücü, yeni bir ürün hattına yatırım yapma riskini alarak ortaya çıktı ve sonunda ödüllendirildi.)

17. He was impressed by her mettle when she stood up to the boss and demanded better working conditions. (Patrona karşı çıkıp daha iyi çalışma koşullarını talep ettiğinde onun gücünden etkilendi.)
18. The soldier’s mettle was tested in the heat of battle, but he never wavered and fought bravely until the end. (Savaşın ortasında askerin gücü test edildi, ancak asla tereddüt etmedi ve sonuna kadar cesurca savaştı.)
19. The student’s mettle was evident in her determination to overcome her learning challenges and succeed academically. (Öğrenme zorluklarını aşmak ve akademik olarak başarılı olmak için kararlılığı öğrencinin gücünden belli oldu.)
20. The team’s mettle was put to the test when their star player got injured, but they rallied together and still managed to win the game. (Takımın yıldız oyuncusu sakatlandığında, takımın gücü test edildi, ancak bir araya gelerek hala oyunu kazanmayı başardılar.)