Merciless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Merciless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Merciless Nedir?


Merciless kelimesi Türkçede “acımasız” anlamına gelir. Bir kişinin ya da bir eylemin acımasız olması durumunda bu kelime kullanılabilir.

Örnek Cümleler:


1. The merciless ruler ordered the execution of anyone who opposed him. (Acımasız hükümdar, kendisine karşı çıkan herkesin idam edilmesini emretti.)
2. The referee showed no mercy and gave the boxer a merciless beating. (Hakem acımasızdı ve bokseri acımasızca dövdü.)
3. The merciless storm destroyed everything in its path. (Acımasız fırtına, yolunda olan her şeyi yok etti.)
4. The merciless sun beat down on the hikers, making them feel like they were in an oven. (Acımasız güneş, yürüyüşçülere fırında olduklarını hissettirdi.)
5. The dictator ruled with a merciless iron fist. (Diktatör acımasız bir demir yumrukla hüküm sürdü.)
6. The soldiers showed no mercy to the enemy soldiers during the merciless battle. (Askerler, acımasız savaş sırasında düşman askerlerine hiç acımadılar.)
7. The merciless teacher gave the students a nearly impossible assignment. (Acımasız öğretmen, öğrencilere neredeyse imkansız bir ödev verdi.)
8. The prisoners were subject to merciless torture at the hands of their captors. (Mahkumlar, esir tutucularının acımasız işkencesine maruz kaldılar.)
9. The merciless killer showed no remorse for his heinous crimes. (Acımasız katil, işlediği dehşet verici suçlar için pişmanlık göstermedi.)
10. The business tycoon was known for his merciless tactics in the boardroom. (İş adamı, yönetim kurulundaki acımasız taktikleriyle tanınıyordu.)
11. The actress was criticized for her merciless treatment of her assistant. (Aktris, yardımcısına acımasız davranışları nedeniyle eleştirildi.)
12. The coach was merciless in his training regimen, pushing his athletes to their limits. (Antrenör, antrenman programında acımasızdı ve sporcularını sınırlarına kadar zorladı.)
13. The merciless judge handed down a life sentence to the convicted murderer. (Acımasız hakim, mahkum edilen katili ömür boyu hapse mahkum etti.)
14. The ruthless dictator’s merciless policies led to the suffering of countless citizens. (Acımasız diktatörün zalim politikaları, sayısız vatandaşın acı çekmesine neden oldu.)
15. The merciless economy caused many people to lose their jobs and homes. (Acımasız ekonomi, birçok insanın işlerini ve evlerini kaybetmelerine neden oldu.)
16. The terrorist group carried out a series of merciless attacks on innocent civilians. (Terörist grup, masum sivillere karşı acımasız saldırılar düzen

  1. The novelist’s portrayal of the merciless dictator was chillingly accurate. (Roman yazarının acımasız diktatörü betimlemesi tüyler ürpertici şekilde doğruydu.)
  2. The victim’s family pleaded for mercy, but the murderer remained merciless. (Kurbanın ailesi merhamet istedi, ancak katil acımasız kaldı.)
  3. The war was a display of merciless violence on both sides. (Savaş, her iki tarafın da acımasız şiddetinin bir göstergesiydi.)
  4. The merciless waves battered the ship, threatening to capsize it. (Acımasız dalgalar gemiyi vurarak devirmekle tehdit etti.)

(Her örnek cümle İngilizce olarak mavi ve kalın HTML etiketi ile yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.