Mellowing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mellowing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mellowing

Mellowing kelimesi “olgunlaşma, yumuşama” gibi anlamlara gelir. Bu kelime cümle içinde şu şekillerde kullanılabilir:

  1. After spending years traveling the world, she felt like she was mellowing and becoming more open-minded. (Dünya turu yaparak yıllar geçirdikten sonra, daha olgunlaştığını ve daha açık fikirli hale geldiğini hissetti.)
  2. The wine had been mellowing in the cellar for over a decade, giving it a rich and smooth flavor. (Şarap, on yıldan fazla süredir mahzende olgunlaşıyordu ve zengin ve pürüzsüz bir lezzet kazandı.)
  3. As he grew older, he found that his anger was mellowing and he was becoming more patient. (Yaşlandıkça, öfkesinin yumuşadığını ve daha sabırlı hale geldiğini fark etti.)
  4. The colors of the leaves were mellowing as autumn approached. (Sonbahar yaklaştıkça yaprakların renkleri yumuşamaya başladı.)
  5. The spicy flavor of the curry was mellowing with time, making it even more delicious. (Körili yemeğin baharatlı tadı zamanla yumuşuyordu ve daha da lezzetli hale geliyordu.)
  6. As they sat by the fire, the group’s conversation mellowed into easy chatter. (Ateş başında otururken, grup sohbeti kolay konuşmaya dönüştü.)
  7. She used to be so uptight, but she’s really mellowed out over the years. (Eskiden çok gergindi, ama yıllar içinde gerçekten yumuşadı.)
  8. The singer’s voice had mellowed over time, becoming richer and more soulful. (Şarkıcının sesi zamanla olgunlaştı ve daha zengin ve ruhani hale geldi.)
  9. The harsh edges of the sculpture had mellowed with age, giving it a more graceful appearance. (Heykelin sert kenarları yaşla birlikte yumuşamıştı ve daha zarif bir görünüme sahip olmuştu.)
  10. As she relaxed in the hot bath, her muscles began to mellow and release their tension. (Sıcak banyoda rahatladıkça, kasları yumuşamaya ve gerilimlerini bırakmaya başladı.)
  11. The harsh winter weather had mellowed into a mild spring, bringing new life and growth to the land. (Sert kış hava koşulları hafif bir ilkbahara dönüşmüştü ve toprağa yeni yaşam ve büyüme getiriyordu.)
  12. Despite their initial hostility, the two opposing sides eventually mellowed and found common ground. (İlk düşmanlıklarına rağmen, iki karşıt taraf sonunda yumuşadı ve ortak bir zemin buldu.)
  13. The loud music from the party slowly mellowed as the night went on. (Gece ilerledikçe parti müziği yavaşça yumuşamaya başladı.)
  14. The once-b

right colors of the old painting had mellowed with age, giving it a warm and nostalgic feeling. (Eski tablonun soluk renkleri yaşla birlikte yumuşamıştı ve sıcak ve nostaljik bir his veriyordu.)
15. As she watched her children grow up, she felt herself mellowing and becoming more understanding. (Çocuklarının büyüdüğünü izlerken, kendisini yumuşama ve daha anlayışlı olma yönünde geliştirdiğini hissetti.)

  1. The harsh criticism he had received in the past had mellowed into constructive feedback, helping him to improve his work. (Geçmişte aldığı sert eleştiriler, yapıcı geri bildirimlere dönüşmüştü ve işini geliştirmesine yardımcı oldu.)
  2. The sourness of the green apples mellowed as they ripened, becoming sweeter and more enjoyable to eat. (Yeşil elmanın ekşiliği olgunlaştıkça yumuşamış ve daha tatlı ve keyifli hale gelmişti.)
  3. The tension between the two friends mellowed as they talked and apologized to each other. (İki arkadaş arasındaki gerilim, konuştukları ve birbirlerine özür diledikleri zaman yumuşadı.)
  4. The once-bitter coffee had mellowed with the addition of cream and sugar, becoming a comforting morning drink. (Bir zamanlar acı kahve, krema ve şeker ilavesiyle yumuşamış ve rahatlatıcı bir sabah içeceği haline gelmişti.)
  5. The aggressive dog slowly mellowed as his owner trained him and showed him love and affection. (Sahibi tarafından eğitilerek ve sevgi ve şefkat gösterilerek, agresif köpek yavaşça yumuşadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.