Meek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Meek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Meek Nedir?

Meek, Türkçede “alçakgönüllü” anlamına gelir. Bu kelime bir kişinin mütevazı ve alçakgönüllü olduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. John is a very meek person who never brags about his accomplishments. (John, başarılarıyla övünmeyen çok mütevazı bir kişidir.)
  2. The meek and humble will inherit the earth, according to the Bible. (Kutsal kitaba göre, mütevazi ve alçakgönüllüler yeryüzünü miras alacaklar.)
  3. Sarah’s meek attitude made her a favorite among her colleagues. (Sarah’nın alçakgönüllü tutumu, meslektaşları arasında favori yaptı.)
  4. The meekness of the new CEO was surprising, given the company’s aggressive reputation. (Şirketin agresif bir üne sahip olmasına rağmen, yeni CEO’nun alçakgönüllülüğü şaşırtıcıydı.)
  5. His meek smile put everyone at ease. (Onun mütevazı gülümsemesi herkesi rahatlattı.)
  6. The meek student quietly accepted his teacher’s criticism. (Alçakgönüllü öğrenci, öğretmeninin eleştirisini sessizce kabul etti.)
  7. The meekness of the negotiation strategy was a refreshing change from the usual aggressive tactics. (Müzakere stratejisinin alçakgönüllülüğü, sıradan agresif taktiklerden farklı ve ferahlattı.)
  8. He spoke in a meek tone, as if he were afraid to offend anyone. (Hiç kimseyi kırmaktan korkar gibi, mütevazi bir tonla konuştu.)
  9. The meekness of the charity’s leader inspired others to donate their time and resources. (Hayır kurumunun liderinin alçakgönüllülüğü, diğerlerinin zaman ve kaynaklarını bağışlamasını teşvik etti.)
  10. Despite his wealth and power, the businessman was surprisingly meek in his personal life. (Zenginliğine ve gücüne rağmen, iş adamı kişisel hayatında şaşırtıcı bir şekilde mütevaziydi.)
  11. She may seem meek, but don’t underestimate her strength and determination. (Mütevazi görünebilir, ama gücü ve kararlılığı hafife alınmamalıdır.)
  12. The meekness of the monk’s lifestyle impressed the visitors. (Keşişin alçakgönüllü yaşam tarzı ziyaretçileri etkiledi.)
  13. The meekness of the dog made it easy to train. (Köpeğin alçakgönüllülüğü, eğitmesini kolaylaştırdı.)
  14. The meekness of her apology convinced him to forgive her. (Özrünün alçakgönüllülüğü, onun affetmes
  1. The meekness of the team captain’s leadership style was a refreshing change from previous years. (Takım kaptanının liderlik tarzının alçakgönüllülüğü, önceki yıllardan farklı ve ferahlattı.)
  2. He approached the situation with a meek and humble attitude, which helped to de-escalate the conflict. (Durumu mütevazı ve alçakgönüllü bir tavırla ele aldı, bu da çatışmayı azaltmaya yardımcı oldu.)
  3. The meekness of the artist’s work conveyed a sense of tranquility and peace. (Sanatçının işinin alçakgönüllülüğü, huzur ve sükunet hissi verdi.)
  4. Her meek demeanor belied her inner strength and resilience. (Mütevazı tavırları içindeki güç ve direncini gizliyordu.)
  5. The meekness of the receptionist’s tone helped to diffuse the angry customer’s frustration. (Resepsiyonistin mütevazi tonu, öfkeli müşterinin frustrasyonunu hafifletmeye yardımcı oldu.)
  6. The meekness of the elderly woman’s request touched the hearts of everyone around her. (Yaşlı kadının alçakgönüllü isteği, etrafındaki herkesin kalbini dokundurdu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.