Meek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Meek Nedir?
Meek, Türkçede “alçakgönüllü” anlamına gelir. Bu kelime bir kişinin mütevazı ve alçakgönüllü olduğunu ifade etmek için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- John is a very meek person who never brags about his accomplishments. (John, başarılarıyla övünmeyen çok mütevazı bir kişidir.)
- The meek and humble will inherit the earth, according to the Bible. (Kutsal kitaba göre, mütevazi ve alçakgönüllüler yeryüzünü miras alacaklar.)
- Sarah’s meek attitude made her a favorite among her colleagues. (Sarah’nın alçakgönüllü tutumu, meslektaşları arasında favori yaptı.)
- The meekness of the new CEO was surprising, given the company’s aggressive reputation. (Şirketin agresif bir üne sahip olmasına rağmen, yeni CEO’nun alçakgönüllülüğü şaşırtıcıydı.)
- His meek smile put everyone at ease. (Onun mütevazı gülümsemesi herkesi rahatlattı.)
- The meek student quietly accepted his teacher’s criticism. (Alçakgönüllü öğrenci, öğretmeninin eleştirisini sessizce kabul etti.)
- The meekness of the negotiation strategy was a refreshing change from the usual aggressive tactics. (Müzakere stratejisinin alçakgönüllülüğü, sıradan agresif taktiklerden farklı ve ferahlattı.)
- He spoke in a meek tone, as if he were afraid to offend anyone. (Hiç kimseyi kırmaktan korkar gibi, mütevazi bir tonla konuştu.)
- The meekness of the charity’s leader inspired others to donate their time and resources. (Hayır kurumunun liderinin alçakgönüllülüğü, diğerlerinin zaman ve kaynaklarını bağışlamasını teşvik etti.)
- Despite his wealth and power, the businessman was surprisingly meek in his personal life. (Zenginliğine ve gücüne rağmen, iş adamı kişisel hayatında şaşırtıcı bir şekilde mütevaziydi.)
- She may seem meek, but don’t underestimate her strength and determination. (Mütevazi görünebilir, ama gücü ve kararlılığı hafife alınmamalıdır.)
- The meekness of the monk’s lifestyle impressed the visitors. (Keşişin alçakgönüllü yaşam tarzı ziyaretçileri etkiledi.)
- The meekness of the dog made it easy to train. (Köpeğin alçakgönüllülüğü, eğitmesini kolaylaştırdı.)
- The meekness of her apology convinced him to forgive her. (Özrünün alçakgönüllülüğü, onun affetmes
- The meekness of the team captain’s leadership style was a refreshing change from previous years. (Takım kaptanının liderlik tarzının alçakgönüllülüğü, önceki yıllardan farklı ve ferahlattı.)
- He approached the situation with a meek and humble attitude, which helped to de-escalate the conflict. (Durumu mütevazı ve alçakgönüllü bir tavırla ele aldı, bu da çatışmayı azaltmaya yardımcı oldu.)
- The meekness of the artist’s work conveyed a sense of tranquility and peace. (Sanatçının işinin alçakgönüllülüğü, huzur ve sükunet hissi verdi.)
- Her meek demeanor belied her inner strength and resilience. (Mütevazı tavırları içindeki güç ve direncini gizliyordu.)
- The meekness of the receptionist’s tone helped to diffuse the angry customer’s frustration. (Resepsiyonistin mütevazi tonu, öfkeli müşterinin frustrasyonunu hafifletmeye yardımcı oldu.)
- The meekness of the elderly woman’s request touched the hearts of everyone around her. (Yaşlı kadının alçakgönüllü isteği, etrafındaki herkesin kalbini dokundurdu.)
Hemen Yorum Yaz