Masculine İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Masculine (Erkeksi)
Masculine, erkeklerle ilgili olan, erkeksi anlamına gelen bir sıfattır.
- He has a masculine build. (O, erkeksi bir görünüme sahip.)
- The cologne has a masculine scent. (Parfümün erkeksi bir kokusu var.)
- He speaks in a masculine voice. (O, erkeksi bir ses tonuyla konuşur.)
- He has a strong and masculine jawline. (O, güçlü ve erkeksi bir çene yapısına sahip.)
- The jacket has a masculine design. (Ceketin erkeksi bir tasarımı var.)
- The gym has a masculine atmosphere. (Spor salonunun erkeksi bir atmosferi var.)
- He exudes masculine confidence. (O, erkeksi bir güven yansıtıyor.)
- He prefers more masculine hobbies like hunting and fishing. (O, avlanma ve balık tutma gibi daha erkeksi hobileri tercih eder.)
- The movie is targeted towards a masculine audience. (Film, erkeksi bir kitleye yöneliktir.)
- He wears masculine clothing like suits and ties. (O, takım elbise ve kravat gibi erkeksi kıyafetler giyer.)
- He has a masculine energy that is contagious. (O, bulaşıcı bir şekilde erkeksi bir enerjiye sahip.)
- He believes that men should have more masculine roles in society. (O, erkeklerin toplumda daha erkeksi rolleri olması gerektiğine inanıyor.)
- He is a masculine figure in the sports world. (O, spor dünyasında erkeksi bir figürdür.)
- The beer has a strong, masculine flavor. (Bira, güçlü ve erkeksi bir tadı var.)
- He has a masculine sense of humor. (O, erkeksi bir espri anlayışına sahip.)
- He displays his masculinity through physical strength. (O, fiziksel gücü aracılığıyla erkekliğini sergiliyor.)
- He has a masculine personality that attracts many people. (O, birçok insanı cezbeden erkeksi bir kişiliğe sahip.)
- He has a masculine sense of style. (O, erkeksi bir tarzı var.)
- The book explores the idea of masculine identity. (Kitap, erkek kimliğini keşfediyor.)
- He feels pressure to conform to masculine stereotypes. (O, erkeksi kalıplara uyma baskısı hissediyor.)
- The advertisement features a masculine man as the ideal image of success. (Reklam, başarı idealinin erkeksi bir adam olarak gösteriyor.)
- He believes that men should be more masculine than women. (O, erkeklerin kadınlardan daha erkeksi olması gerektiğine inanıyor.)
- He is often praised for his masculine qualities like bravery and assertiveness. (O, cesaret ve kararlılık gibi erkeksi özellikleri nedeniyle sık sık övülür.)
- He struggles with expressing his emotions because of societal expectations of masculinity. (O, toplumsal erkeklik beklentileri nedeniyle duygularını ifade etmekte zorlanıyor.)
- He finds feminine traits unappealing and prefers women who exhibit more masculine qualities. (O, feminen özellikleri çekici bulmaz ve daha erkeksi özellikler sergileyen kadınları tercih eder.)
- The car is marketed as a masculine symbol of power and status. (Araba, güç ve statünün erkeksi bir sembolü olarak pazarlanıyor.)
- He believes that women who exhibit masculine qualities are trying to be like men. (O, erkeksi özellikler sergileyen kadınların erkek gibi olmaya çalıştığını düşünüyor.)
- The brand targets a masculine audience with its rugged and durable products. (Marka, dayanıklı ve kaba ürünleriyle erkeksi bir kitleyi hedefliyor.)
- He feels pressure to conform to traditional masculine gender roles. (O, geleneksel erkeklik cinsiyet rollerine uyma baskısı hissediyor.)
- He believes that femininity is the opposite of masculinity. (O, feminenliğin erkeklikle zıt olduğuna inanıyor.)
Hemen Yorum Yaz