Marginally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Marginally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Marginal ne demek?

Margin, Türkçe karşılığı ile marj demektir. Bir sayfanın kenar boşluğudur. Margin kelimesinin sıfat hali olan “marginal” ise, bir şeyin veya birinin ana akımdan uzak, kenar mahallelerde kalan, önemsiz veya ikincil olduğunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. The marginal areas of the city are often neglected by the government. (Kentteki marjinal bölgeler genellikle hükümet tarafından ihmal edilir.)
  2. The company decided to cut costs by reducing marginal expenses. (Şirket, marjinal masrafları azaltarak maliyetleri düşürmeye karar verdi.)
  3. The marginal profit on this product is not enough to cover the production costs. (Bu üründeki marjinal kar, üretim maliyetlerini karşılamak için yeterli değil.)
  4. The marginal players on the team don’t get much playing time. (Takımdaki marjinal oyuncular çok fazla oynama şansı bulamazlar.)
  5. The study found a marginal improvement in test scores after the intervention. (Araştırma müdahale sonrasında test skorlarında marjinal bir iyileşme buldu.)
  6. The company’s new CEO plans to focus on the marginal markets in Asia. (Şirketin yeni CEO’su Asya’daki marjinal pazarlara odaklanmayı planlıyor.)
  7. The marginal cost of producing one more unit is very high in this industry. (Bir ünite daha üretmenin marjinal maliyeti bu sektörde çok yüksektir.)
  8. The marginal differences between the two products are not significant enough to justify the price difference. (İki ürün arasındaki marjinal farklar, fiyat farkını haklı çıkarmak için yeterince önemli değildir.)
  9. The politician’s marginal victory in the election was a surprise to many. (Politikacının seçimlerdeki marjinal zaferi birçok kişi için sürpriz oldu.)
  10. The marginal notes in the book provide additional context for the main text. (Kitaptaki marjinal notlar, ana metne ekstra bir bağlam sağlar.)
  11. The company’s profits have been steadily increasing, but the marginal growth rate has been slowing down. (Şirketin karı istikrarlı bir şekilde artıyor, ancak marjinal büyüme oranı yavaşlıyor.)
  12. The company’s decision to enter the market was based on a marginal analysis of the potential profits. (Şirketin pazar girişi kararı, potansiyel karların marjinal analizine dayanıyordu.)
  13. The marginal costs of outsourcing the production outweigh the benefits. (Üretimin dışarıya verilmesinin marjinal maliyetleri faydalarını aşar.)
  14. The company’s sales in the marginal regions have been disappointing. (Şirketin marjinal bölgelerdeki satışları hayal kırıklığı yarattı.)
  15. The marginalization of certain groups in society is a major

problem that needs to be addressed. (Toplumda belirli grupların marjinalleştirilmesi, ele alınması gereken büyük bir sorundur.)
16. The teacher provided marginal comments on the student’s paper to help them improve their writing. (Öğretmen, öğrencinin kağıdına marjinal yorumlar ekleyerek yazılarını geliştirmelerine yardımcı oldu.)

  1. The company’s investment in research and development has led to marginal improvements in their products. (Şirketin araştırma ve geliştirmeye yaptığı yatırım, ürünlerinde marjinal iyileştirmelere neden oldu.)
  2. The marginalization of certain voices in the media has led to a lack of diversity in the news. (Medyadaki belirli seslerin marjinalleştirilmesi, haberlerde çeşitliliğin eksikliğine neden oldu.)
  3. The company’s decision to expand into a marginal market turned out to be a wise one. (Şirketin marjinal bir pazar olan bir alanda genişlemeye karar vermesi, akıllıca bir karar olduğu ortaya çıktı.)
  4. The marginal seats in parliament will play a crucial role in the upcoming election. (Parlamentodaki marjinal koltuklar, yaklaşan seçimlerde hayati bir rol oynayacak.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.