Maelstrom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Maelstrom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Maelstrom Nedir?

Maelstrom, İngilizce bir kelime olup, Türkçe’de “girdap” anlamına gelir. Genellikle su kütlelerinde görülen güçlü bir dönme hareketi olarak tanımlanır.

Örnek Cümleler:

1. The boat was caught in the maelstrom and spun around violently. (Tekne girdapta yakalandı ve şiddetli bir şekilde döndü.)
2. I could hear the maelstrom from miles away. (Ben mil uzaktan maelstrom’u duyabiliyordum.)
3. The maelstrom was so strong that it pulled in nearby debris. (Maelstrom o kadar güçlüydü ki yakındaki enkazı çekti.)
4. The maelstrom is a natural phenomenon that can be dangerous for ships. (Maelstrom gemiler için tehlikeli olabilen doğal bir fenomendir.)
5. The maelstrom created a whirlpool that swallowed everything in its path. (Maelstrom, yolundaki her şeyi yutan bir çırpıntı yarattı.)
6. The divers were careful to avoid the maelstrom while exploring the underwater cave. (Dalışçılar, su altı mağarasını keşfederken maelstrom’dan kaçınmak için dikkatliydiler.)
7. The fishermen knew to stay away from the maelstrom during stormy weather. (Balıkçılar, fırtınalı havalarda maelstrom’dan uzak durmaları gerektiğini biliyorlardı.)
8. The maelstrom sucked in everything in its path, including the ship. (Maelstrom, gemi de dahil olmak üzere yolundaki her şeyi emdi.)
9. The maelstrom was so powerful that it could sink even the largest of ships. (Maelstrom, en büyük gemileri bile batırabilecek kadar güçlüydü.)
10. The maelstrom was a beautiful yet deadly sight to behold. (Maelstrom, görülmeye değer güzellikte ancak ölümcül bir manzaraydı.)
11. The maelstrom was formed by the collision of two opposing currents. (Maelstrom, iki zıt akımın çarpışmasıyla oluştu.)
12. The captain steered the ship away from the maelstrom just in time. (Kaptan, gemiyi tam zamanında maelstrom’dan uzaklaştırdı.)
13. The maelstrom was so loud that it sounded like a roaring monster. (Maelstrom, bir kükreyen canavar gibi duyulacak kadar gürültülüydü.)
14. The maelstrom was a popular tourist attraction, despite its dangers. (Maelstrom, tehlikesine rağmen popüler bir turistik yerdi.)
15. The sailors were trained to navigate through the treacherous maelstrom. (Denizciler, tehlikeli maelstrom’un içinden geçmeyi öğrenmişlerdi.)
16. The maelstrom was visible from the top of the nearby cliff. (Maelstrom, yakındaki uçurumun tepesinden görülebiliyordu.)
17. The maelstrom was

so strong that it created a powerful suction that could drag swimmers underwater. (Maelstrom o kadar güçlüydü ki yüzücüleri su altına çekebilecek güçlü bir emme yarattı.)
18. The fishermen knew that the maelstrom was a sign of rough waters ahead. (Balıkçılar, maelstrom’un sert sularda bir işaret olduğunu biliyorlardı.)

19. The maelstrom was caused by the convergence of two opposing ocean currents. (Maelstrom, iki zıt okyanus akımının birleşmesiyle oluştu.)
20. The ship was able to withstand the maelstrom’s powerful forces and make it safely to shore. (Gemi, maelstrom’un güçlü kuvvetlerine dayanabildi ve güvenli bir şekilde sahile ulaştı.)