Madness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Madness
Madness, anormal veya mantıksız davranışlarda bulunma durumunu ifade eder.
Örnek Cümleler:
- Madness took over him and he started screaming incoherently. (Çılgınlık, onu ele geçirdi ve mantıksız bir şekilde bağırmaya başladı.)
- The king’s madness caused chaos in the kingdom. (Kralın çılgınlığı, krallıkta kaosa neden oldu.)
- The movie portrayed the character’s descent into madness. (Film, karakterin çılgınlığa düşüşünü gösterdi.)
- It’s a madness to drive without a seatbelt. (Kemer takmadan arabayı kullanmak, çılgınlık.)
- The boxer’s opponent had a madness in his eyes. (Bokserin rakibi gözlerinde bir çılgınlık vardı.)
- The artist’s madness was reflected in his abstract paintings. (Sanatçının çılgınlığı, soyut resimlerinde yansıtıldı.)
- His constant need for attention bordered on madness. (Sürekli dikkat çekme ihtiyacı, çılgınlığa kadar gidiyordu.)
- The crowd’s madness was palpable as the rockstar took the stage. (Kalabalığın çılgınlığı, rock yıldızı sahneye çıkarken hissedilebilirdi.)
- The company’s decision to ignore the warnings of their employees was sheer madness. (Şirketin çalışanlarının uyarılarını görmezden gelme kararı tamamen çılgınlıktı.)
- The prisoner’s madness was evident from the way he spoke to himself. (Mahkumun çılgınlığı, kendisiyle konuşma şeklinden belli oluyordu.)
- The politician’s proposal was met with madness by the opposition. (Politikacının teklifi, muhalefet tarafından çılgınlıkla karşılandı.)
- The storm’s madness left a trail of destruction in its wake. (Fırtınanın çılgınlığı, ardında bir yıkım izi bıraktı.)
- The soldier’s madness led him to charge into enemy lines alone. (Askerin çılgınlığı, onu düşman hatlarına tek başına saldırmaya yönlendirdi.)
- The dog’s madness was a result of a rabies infection. (Köpeğin çılgınlığı, kuduz enfeksiyonunun bir sonucuydu.)
- The novelist’s madness was evident in the dark themes of his books. (Romancının çılgınlığı, kitaplarının karanlık temalarında belirgin bir şekilde
yansıtıldı.)
16. The company’s decision to spend millions on a useless project was an act of madness. (Şirketin bir işe yaramayan bir projeye milyonlar harcaması bir çılgınlıktı.)
- The patient’s madness was a result of a severe mental illness. (Hastanın çılgınlığı, ciddi bir zihinsel hastalığın sonucuydu.)
- The teacher’s madness was infectious and soon the whole class was laughing uncontrollably. (Öğretmenin çılgınlığı bulaşıcıydı ve yakında tüm sınıf kontrolsüzce gülmeye başladı.)
- The criminal’s madness led him to commit heinous crimes without any remorse. (Suçlunun çılgınlığı, pişmanlık duymadan dehşet verici suçlar işlemesine yol açtı.)
- The band’s madness was evident in their wild on-stage performances. (Grubun çılgınlığı, sahnede vahşi performanslarında açıkça görülebilirdi.)
Hemen Yorum Yaz