Madness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Madness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Madness

Madness, anormal veya mantıksız davranışlarda bulunma durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. Madness took over him and he started screaming incoherently. (Çılgınlık, onu ele geçirdi ve mantıksız bir şekilde bağırmaya başladı.)
  2. The king’s madness caused chaos in the kingdom. (Kralın çılgınlığı, krallıkta kaosa neden oldu.)
  3. The movie portrayed the character’s descent into madness. (Film, karakterin çılgınlığa düşüşünü gösterdi.)
  4. It’s a madness to drive without a seatbelt. (Kemer takmadan arabayı kullanmak, çılgınlık.)
  5. The boxer’s opponent had a madness in his eyes. (Bokserin rakibi gözlerinde bir çılgınlık vardı.)
  6. The artist’s madness was reflected in his abstract paintings. (Sanatçının çılgınlığı, soyut resimlerinde yansıtıldı.)
  7. His constant need for attention bordered on madness. (Sürekli dikkat çekme ihtiyacı, çılgınlığa kadar gidiyordu.)
  8. The crowd’s madness was palpable as the rockstar took the stage. (Kalabalığın çılgınlığı, rock yıldızı sahneye çıkarken hissedilebilirdi.)
  9. The company’s decision to ignore the warnings of their employees was sheer madness. (Şirketin çalışanlarının uyarılarını görmezden gelme kararı tamamen çılgınlıktı.)
  10. The prisoner’s madness was evident from the way he spoke to himself. (Mahkumun çılgınlığı, kendisiyle konuşma şeklinden belli oluyordu.)
  11. The politician’s proposal was met with madness by the opposition. (Politikacının teklifi, muhalefet tarafından çılgınlıkla karşılandı.)
  12. The storm’s madness left a trail of destruction in its wake. (Fırtınanın çılgınlığı, ardında bir yıkım izi bıraktı.)
  13. The soldier’s madness led him to charge into enemy lines alone. (Askerin çılgınlığı, onu düşman hatlarına tek başına saldırmaya yönlendirdi.)
  14. The dog’s madness was a result of a rabies infection. (Köpeğin çılgınlığı, kuduz enfeksiyonunun bir sonucuydu.)
  15. The novelist’s madness was evident in the dark themes of his books. (Romancının çılgınlığı, kitaplarının karanlık temalarında belirgin bir şekilde

yansıtıldı.)
16. The company’s decision to spend millions on a useless project was an act of madness. (Şirketin bir işe yaramayan bir projeye milyonlar harcaması bir çılgınlıktı.)

  1. The patient’s madness was a result of a severe mental illness. (Hastanın çılgınlığı, ciddi bir zihinsel hastalığın sonucuydu.)
  2. The teacher’s madness was infectious and soon the whole class was laughing uncontrollably. (Öğretmenin çılgınlığı bulaşıcıydı ve yakında tüm sınıf kontrolsüzce gülmeye başladı.)
  3. The criminal’s madness led him to commit heinous crimes without any remorse. (Suçlunun çılgınlığı, pişmanlık duymadan dehşet verici suçlar işlemesine yol açtı.)
  4. The band’s madness was evident in their wild on-stage performances. (Grubun çılgınlığı, sahnede vahşi performanslarında açıkça görülebilirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.