Lunatic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lunatic Nedir?
Lunatic kelimesi Türkçe’de “çılgın, deli” gibi anlamlara gelir.
Örnek Cümleler:
- She’s a lunatic, she just jumped off the bridge! (O bir çılgın, köprüden atladı!)
- Don’t listen to him, he’s a lunatic. (Onu dinleme, o bir deli.)
- The lunatic asylum was located on the outskirts of town. (Deli hastanesi şehrin kenar mahallelerindeydi.)
- The lunatic’s behavior was erratic and unpredictable. (Çılgının davranışı düzensiz ve tahmin edilemezdi.)
- She was afraid to leave her house because of the lunatic roaming the streets. (Sokaklarda dolaşan deli nedeniyle evinden çıkmaktan korkuyordu.)
- The movie was about a lunatic who thought he was a superhero. (Film, kendisini süper kahraman sanan bir çılgın hakkındaydı.)
- The lunatic’s eyes were wild and unfocused. (Çılgının gözleri çılgınca ve odaklanamıyordu.)
- The lunatic ranted and raved about his conspiracy theories. (Deli, komplo teorileri hakkında çılgınca konuştu.)
- She felt like a lunatic, running around trying to find her lost keys. (Kaybolan anahtarlarını bulmaya çalışırken deli gibi koşturuyormuş gibi hissetti.)
- The lunatic laughed maniacally as he set fire to the building. (Çılgın binayı ateşe verirken manyakça güldü.)
- He was diagnosed as a lunatic and was sent to a mental institution. (O, çılgın olarak teşhis edildi ve bir akıl hastanesine gönderildi.)
- The lunatic’s outburst caused chaos in the courtroom. (Çılgının patlaması mahkeme salonunda kaosa neden oldu.)
- She acted like a lunatic when she found out she won the lottery. (Lotarya kazandığını öğrendiğinde çılgın gibi davrandı.)
- The lunatic’s ramblings made no sense to anyone. (Deli’nin saçmalıkları hiç kimseye anlamlı gelmiyordu.)
- The lunatic had a history of violent behavior. (Deli, şiddetli davranışlarına dair bir geçmişe sahipti.)
- She felt like she was going insane and feared becoming a lunatic. (Çıldırmak üzere olduğunu hissetti ve deli olmaktan korktu.)
- The lunatic’s eyes were filled with a dangerous gleam. (Çılgının gözleri tehlikeli bir parıltı ile doluydu.)
- He was a genius, but sometimes he acted like a lunatic. (O, bir dahiydi ama bazen çılgın gibi davranıyordu.)
- The lunatic’s laughter echoed through the empty halls. (Çılgının kahkahası boş koridorlarda yankılandı.)
- The lun
atic was restrained by the authorities before he could harm anyone. (Çılgın kimseye zarar vermeden önce yetkililer tarafından engellendi.)
Türkçe Karşılığı:
- O bir çılgın, köprüden atladı!
- Onu dinleme, o bir deli.
- Deli hastanesi şehrin kenar mahallelerindeydi.
- Çılgının davranışı düzensiz ve tahmin edilemezdi.
- Sokaklarda dolaşan deli nedeniyle evinden çıkmaktan korkuyordu.
- Film, kendisini süper kahraman sanan bir çılgın hakkındaydı.
- Çılgının gözleri çılgınca ve odaklanamıyordu.
- Deli, komplo teorileri hakkında çılgınca konuştu.
- Kaybolan anahtarlarını bulmaya çalışırken deli gibi koşturuyormuş gibi hissetti.
- Çılgın binayı ateşe verirken manyakça güldü.
- O, çılgın olarak teşhis edildi ve bir akıl hastanesine gönderildi.
- Çılgının patlaması mahkeme salonunda kaosa neden oldu.
- Lotarya kazandığını öğrendiğinde çılgın gibi davrandı.
- Deli’nin saçmalıkları hiç kimseye anlamlı gelmiyordu.
- Deli, şiddetli davranışlarına dair bir geçmişe sahipti.
- Çıldırmak üzere olduğunu hissetti ve deli olmaktan korktu.
- Çılgının gözleri tehlikeli bir parıltı ile doluydu.
- O, bir dahiydi ama bazen çılgın gibi davranıyordu.
- Çılgının kahkahası boş koridorlarda yankılandı.
- Çılgın kimseye zarar vermeden önce yetkililer tarafından engellendi.
Hemen Yorum Yaz