Lukewarm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lukewarm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı:

Lukewarm, sıcak veya soğuk olmayan, ılık anlamına gelir.

  1. The coffee was lukewarm, so I asked the waitress to bring me a fresh cup. (Kahve ılıktı, bu yüzden garsona taze bir fincan getirmesini söyledim.)
  2. The lukewarm water in the pool was not refreshing at all. (Havuzdaki ılık su hiç ferahlatıcı değildi.)
  3. She gave a lukewarm response to his proposal, which made him think she was not interested. (Onun teklifine ılık bir cevap verdi, bu da onun ilgisi olmadığına inanmasına neden oldu.)
  4. The soup was only lukewarm, so I put it in the microwave to heat it up. (Çorba sadece ılıktı, bu yüzden mikrodalgada ısıtmaya koydum.)
  5. The reviews for the new movie were lukewarm, so I wasn’t sure if I wanted to see it. (Yeni filmin eleştirileri ılıktı, bu yüzden onu izleyip izlemeyeceğime karar vermedim.)
  6. The lukewarm reception from the audience disappointed the band. (İzleyicilerden gelen ılık tepki, grubu hayal kırıklığına uğrattı.)
  7. The bathwater was lukewarm, so I added more hot water to make it warmer. (Banyo suyu ılıktı, bu yüzden daha sıcak hale getirmek için daha fazla sıcak su ekledim.)
  8. Her lukewarm attitude towards her job was beginning to show in her work. (İşine karşı gösterdiği ılımlı tutum, işinde kendini göstermeye başlamıştı.)
  9. The lukewarm breeze was a relief after the hot, humid day. (Sıcak ve nemli bir günden sonra ılık esinti rahatlatıcıydı.)
  10. The food at the party was lukewarm, so I didn’t enjoy it very much. (Partideki yiyecekler ılıktı, bu yüzden pek keyif alamadım.)
  11. His response to the question was lukewarm, indicating that he didn’t have a strong opinion on the matter. (Soruya verdiği cevap ılıktı, bu da konuda güçlü bir görüşü olmadığını gösteriyordu.)
  12. The lukewarm bath was still relaxing after a long day. (Uzun bir günün ardından ılık banyo hala rahatlatıcıydı.)
  13. The audience’s lukewarm applause showed that they were not impressed with the performance. (İzleyicilerin ılık alkışı, performanstan etkilenmediklerini gösterdi.)
  14. The coffee was lukewarm because it had been sitting on the counter for too long. (Kahve ılık olduğu için tezgahın üzerinde çok uzun süre beklemişti.)
  15. The lukewarm reception of the new product was a disappointment for the company. (Yeni ürüne karşı ılımlı tepki, şirket

için hayal kırıklığıydı.)
16. The lukewarm weather made it difficult to decide what to wear. (Ilık hava ne giyeceğimize karar vermemizi zorlaştırdı.)

  1. The water in the pond was lukewarm, which made it a good habitat for certain types of fish. (Göldeki su ılıktı, bu da bazı balık türleri için iyi bir yaşam alanı yaptı.)
  2. Her response to the criticism was lukewarm, as she had expected it. (Eleştiriye verdiği cevap ılıktı, çünkü bunu beklemişti.)
  3. The lukewarm reception of the book made the author reconsider their approach. (Kitaba karşı ılık tepki, yazarın yaklaşımını yeniden düşünmesine neden oldu.)
  4. The soup was too hot to eat, so I let it cool down to a lukewarm temperature. (Çorba çok sıcaktı, bu yüzden ılık bir sıcaklığa kadar soğumasına izin verdim.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.