Lucky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lucky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lucky kelimesinin Türkçe anlamı: Şanslı

Örnek cümleler:

  1. I feel lucky to have such great friends. (Benim gibi harika arkadaşlarım olması nedeniyle şanslı hissediyorum.)
  2. She was lucky to find a parking spot in the crowded area. (Kalabalık bir alanda park yeri bulduğu için şanslıydı.)
  3. He won the lottery and became a lucky millionaire overnight. (Lotoyu kazandı ve bir gecede şanslı bir milyoner oldu.)
  4. Lucky for us, the rain stopped just in time for the outdoor wedding. (Bizi şanslı kılan şey, açık hava düğünü için yağmurun zamanında durması oldu.)
  5. The lucky winner of the raffle received a brand new car. (Çekilişin şanslı kazananı, yepyeni bir araba kazandı.)
  6. It was lucky that nobody was hurt in the car accident. (Araba kazasında kimseye zarar gelmemesi şanslı bir durumdu.)
  7. The team had a lucky break when the opposing team missed a penalty shot. (Rakip takımın penaltı atışını kaçırması, takım için şanslı bir durumdu.)
  8. He felt lucky to be chosen for the lead role in the school play. (Okul oyunundaki başrol için seçilmesi, onun için şanslı bir durumdu.)
  9. Lucky for me, I found my lost phone in the back pocket of my jeans. (Benim için şanslı olan şey, kaybolan telefonumu kotumun arka cebinde bulmamdı.)
  10. The lucky charm she carried in her purse seemed to bring her good fortune. (Çantasında taşıdığı şans sembolü, ona iyi şans getiriyordu.)
  11. The athlete’s lucky streak continued as he won his third consecutive race. (Sporcunun şanslı serisi, üçüncü ardışık yarışını kazanmasıyla devam etti.)
  12. Lucky for them, the hotel had a cancellation and they were able to get a room for the night. (Onlar için şanslı olan şey, otelin bir iptali olması ve gece için bir oda bulabilmeleriydi.)
  13. The lucky coin he always carried in his pocket brought him good luck in every situation. (Cebinde her zaman taşıdığı şanslı madeni para, her durumda ona iyi şans getirdi.)
  14. It was lucky that the firefighter arrived just in time to save the kitten from the burning building. (İtfaiyecinin yanan binadan kediyi kurtarmak için tam zamanında gelmesi şanslı bir durumdu.)
  15. She felt lucky to have found a job in her field right after graduation. (Mezun olduktan hemen sonra alanında bir iş bulması, onun için şanslı bir durumdu.)
  16. The couple felt lucky to have found each other and to have a happy life together. (Çift, birbirlerini buldukları ve mutlu bir yaşam sürdükleri için şanslı hissediyorlardı.)
  17. The lucky draw winner received a free trip to Hawaii. (Çekilişin şanslı

kazananı, ücretsiz bir Hawaii seyahati kazandı.)
18. Lucky for the hikers, they found a shelter just before the heavy rain started. (Yürüyüşçüler için şanslı olan şey, şiddetli yağmur başlamadan hemen önce bir barınak bulmalarıydı.)

  1. The lucky guess she made helped her win the trivia game. (Yaptığı şanslı tahmin, onun bilgi yarışmasını kazanmasına yardımcı oldu.)
  2. Lucky for the company, the new product became a huge success and brought in a lot of revenue. (Şirket için şanslı olan şey, yeni ürünün büyük bir başarı kazanması ve çok fazla gelir getirmesi oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.