Lucky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lucky kelimesinin Türkçe anlamı: Şanslı
Örnek cümleler:
- I feel lucky to have such great friends. (Benim gibi harika arkadaşlarım olması nedeniyle şanslı hissediyorum.)
- She was lucky to find a parking spot in the crowded area. (Kalabalık bir alanda park yeri bulduğu için şanslıydı.)
- He won the lottery and became a lucky millionaire overnight. (Lotoyu kazandı ve bir gecede şanslı bir milyoner oldu.)
- Lucky for us, the rain stopped just in time for the outdoor wedding. (Bizi şanslı kılan şey, açık hava düğünü için yağmurun zamanında durması oldu.)
- The lucky winner of the raffle received a brand new car. (Çekilişin şanslı kazananı, yepyeni bir araba kazandı.)
- It was lucky that nobody was hurt in the car accident. (Araba kazasında kimseye zarar gelmemesi şanslı bir durumdu.)
- The team had a lucky break when the opposing team missed a penalty shot. (Rakip takımın penaltı atışını kaçırması, takım için şanslı bir durumdu.)
- He felt lucky to be chosen for the lead role in the school play. (Okul oyunundaki başrol için seçilmesi, onun için şanslı bir durumdu.)
- Lucky for me, I found my lost phone in the back pocket of my jeans. (Benim için şanslı olan şey, kaybolan telefonumu kotumun arka cebinde bulmamdı.)
- The lucky charm she carried in her purse seemed to bring her good fortune. (Çantasında taşıdığı şans sembolü, ona iyi şans getiriyordu.)
- The athlete’s lucky streak continued as he won his third consecutive race. (Sporcunun şanslı serisi, üçüncü ardışık yarışını kazanmasıyla devam etti.)
- Lucky for them, the hotel had a cancellation and they were able to get a room for the night. (Onlar için şanslı olan şey, otelin bir iptali olması ve gece için bir oda bulabilmeleriydi.)
- The lucky coin he always carried in his pocket brought him good luck in every situation. (Cebinde her zaman taşıdığı şanslı madeni para, her durumda ona iyi şans getirdi.)
- It was lucky that the firefighter arrived just in time to save the kitten from the burning building. (İtfaiyecinin yanan binadan kediyi kurtarmak için tam zamanında gelmesi şanslı bir durumdu.)
- She felt lucky to have found a job in her field right after graduation. (Mezun olduktan hemen sonra alanında bir iş bulması, onun için şanslı bir durumdu.)
- The couple felt lucky to have found each other and to have a happy life together. (Çift, birbirlerini buldukları ve mutlu bir yaşam sürdükleri için şanslı hissediyorlardı.)
- The lucky draw winner received a free trip to Hawaii. (Çekilişin şanslı
kazananı, ücretsiz bir Hawaii seyahati kazandı.)
18. Lucky for the hikers, they found a shelter just before the heavy rain started. (Yürüyüşçüler için şanslı olan şey, şiddetli yağmur başlamadan hemen önce bir barınak bulmalarıydı.)
- The lucky guess she made helped her win the trivia game. (Yaptığı şanslı tahmin, onun bilgi yarışmasını kazanmasına yardımcı oldu.)
- Lucky for the company, the new product became a huge success and brought in a lot of revenue. (Şirket için şanslı olan şey, yeni ürünün büyük bir başarı kazanması ve çok fazla gelir getirmesi oldu.)
Hemen Yorum Yaz