Lorgnette İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lorgnette İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lorgnette Nedir?

Lorgnette, küçük bir teleskopik camın bulunduğu, ince bir sapı olan, küçük bir el dürbünüdür. Lorgnette genellikle sahnede veya tiyatroda sahneden uzak koltuklarda oturan insanların görüşünü artırmak için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She always carries a lorgnette to the theater to get a better view of the stage. (Sahneyi daha iyi görebilmek için her zaman bir lorgnette taşır.)
2. The lorgnette helped me see the details of the painting in the museum. (Lorgnette, müzedeki resmin detaylarını görmeme yardımcı oldu.)
3. The opera-goer lifted her lorgnette to see the singer’s face more clearly. (Operaya giden kişi, şarkıcının yüzünü daha net görmek için lorgnettesini kaldırdı.)
4. The old lady used a lorgnette to read the fine print in the book. (Yaşlı kadın, kitaptaki küçük yazıları okumak için lorgnette kullandı.)
5. The antique lorgnette was a valuable addition to the collector’s display. (Antika lorgnette, koleksiyoncu sergisine değerli bir katkı oldu.)
6. She was so far from the stage that she had to use a lorgnette to see the actors. (Sahneye çok uzaktı, aktörleri görmek için lorgnette kullanmak zorunda kaldı.)
7. The lorgnette was an elegant accessory that added to her outfit. (Lorgnette, kıyafetinin güzelliğine katkıda bulunan zarif bir aksesuardı.)
8. The detective used his lorgnette to scan the crowd for the suspect. (Dedektif, şüpheliyi tarayabilmek için lorgnette kullanıyordu.)
9. She adjusted her lorgnette to get a better view of the painting. (Resmi daha iyi görebilmek için lorgnetteyi ayarladı.)
10. The opera singer was pleased to see the audience member using a lorgnette to watch her perform. (Opera şarkıcısı, performansını izlemek için lorgnette kullanan seyirci üyesini görmekten memnun oldu.)
11. The lorgnette was a useful tool for bird watching. (Lorgnette, kuş gözlemi için kullanışlı bir araçtı.)
12. The old gentleman peered through his lorgnette at the young couple sitting across from him. (Yaşlı beyefendi, karşısındaki genç çifti lorgnettesiyle inceledi.)
13. The lorgnette was a popular accessory among fashionable ladies in the 19th century. (Lorgnette, 19. yüzyılda moda olan bir aksesuardı.)
14. She put her lorgnette away and clapped for the performers on stage. (Lorgnette’ini kaldırdı ve sahnede performans sergileyenler için alkışladı.)
15. The lorgnette was a gift from her grandfather, who used it to watch horse races. (Lorgnette, at yarışlarını

izlemek için kullanan dedesinden gelen bir hediye idi.)
16. The jeweled lorgnette was a prized possession of the wealthy socialite. (Süslü lorgnette, zengin sosyetik kadının en değerli varlıklarından biriydi.)

17. The lorgnette made the stage appear closer than it actually was. (Lorgnette, sahneyi gerçekte olduğundan daha yakın gösterdi.)
18. The antique shop had a beautiful collection of lorgnettes from different eras. (Antika dükkanı, farklı dönemlerden güzel bir lorgnette koleksiyonuna sahipti.)
19. The lorgnette was a popular accessory for women attending the opera. (Lorgnette, operaya giden kadınlar arasında popüler bir aksesuardı.)
20. She peered over her lorgnette at the young man who had just entered the room. (Lorgnette’si üzerinden yeni giren genç adamı inceledi.)

(Türkçe karşılıklar koyuldu.)