Contemplative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contemplative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contemplative

Contemplative kelimesinin Türkçe anlamı “düşünceli, tefekkür eden” anlamına gelir.

İşte bazı örnek cümleler:

1. She sat quietly by the river, in a contemplative mood. (O, ıssız nehre sessizce oturdu ve tefekkür halindeydi.)
2. The monk’s contemplative expression gave away nothing of his inner thoughts. (Keşişin tefekkür halindeki ifadesi, iç düşüncelerinden hiçbir şey ele vermedi.)
3. The artist spent hours in a contemplative state before starting his work. (Sanatçı, çalışmasına başlamadan önce saatlerce tefekkür halinde geçirdi.)
4. Walking alone in the woods always put her in a contemplative mood. (Ormanda yalnız yürümek, her zaman onu düşünceli bir ruh haline sokardı.)
5. His contemplative nature made him an excellent philosopher. (Onun tefekkür eden doğası, onu mükemmel bir filozof yaptı.)
6. The old man spent his days in contemplative silence. (Yaşlı adam günlerini tefekkür dolu sessizlik içinde geçirdi.)
7. She stared out the window in a contemplative trance. (Düşünceli bir trans içinde pencereden dışarı baktı.)
8. The writer’s contemplative style was evident in all of his works. (Yazarın tefekkür dolu tarzı, tüm eserlerinde açıkça görülebilirdi.)
9. Contemplative silence can be a powerful tool for introspection. (Tefekkür dolu sessizlik, iç gözlem için güçlü bir araç olabilir.)
10. He spent many hours in contemplative meditation every day. (Her gün saatlerce tefekkür dolu meditasyonda zaman geçirdi.)
11. Her contemplative personality made her a great listener. (Onun düşünceli kişiliği, onu harika bir dinleyici yaptı.)
12. The quiet beauty of the garden put her in a contemplative mood. (Bahçenin sessiz güzelliği, onu düşünceli bir ruh haline soktu.)
13. Contemplative prayer can be a powerful way to connect with the divine. (Tefekkür dolu dua, ilahi ile bağlantı kurmanın güçlü bir yoludur.)
14. His contemplative nature made him a skilled problem solver. (Onun tefekkür eden doğası, onu yetenekli bir sorun çözücü yaptı.)
15. The artist’s contemplative paintings were admired for their depth and complexity. (Sanatçının tefekkür dolu tabloları, derinliği ve karmaşıklığı nedeniyle hayranlıkla karşı

16. Contemplative practices, such as yoga and mindfulness, have become increasingly popular in recent years. (Yoga ve farkındalık gibi tefekkür dolu uygulamalar, son yıllarda giderek popüler hale gelmiştir.)
17. Her contemplative nature allowed her to appreciate the beauty of life in even the smallest moments. (Onun tefekkür dolu doğası, en küçük anlarda bile hayatın güzelliğini takdir etmesine izin verdi.)
18. The contemplative music of the cathedral filled the space with a sense of peace. (Katedralin tefekkür dolu müziği, alana bir huzur hissi verdi.)
19. Contemplative reflection can be a helpful tool for personal growth and development. (Tefekkür dolu düşünme, kişisel büyüme ve gelişme için faydalı bir araç olabilir.)
20. His contemplative writing style allowed him to explore complex ideas with ease. (Onun tefekkür dolu yazım tarzı, karmaşık fikirleri kolayca keşfetmesine izin verdi.)