Lofty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lofty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lofty (yüksek, yüce) İle İlgili Cümleler:

Lofty kelimesi, yüksek, yüce, yüksekten gelen anlamlarına gelir. İşte bu kelimeyi İngilizce cümlelerde kullanarak anlamını pekiştirebilirsiniz:

  1. She had lofty goals for her career. (Kariyeri için yüce hedefleri vardı.)
  2. The eagle soared through the lofty mountains. (Kartal yüksek dağların üzerinde süzülüyordu.)
  3. The church had a lofty ceiling. (Kilisenin yüksek bir tavanı vardı.)
  4. He spoke in lofty terms about his achievements. (Başarıları hakkında yüce kelimelerle konuştu.)
  5. The castle had a lofty tower that could be seen from miles away. (Kale, kilometrelerce uzaktan görülebilen yüksek bir kulesi vardı.)
  6. The singer had a lofty voice that could fill a concert hall. (Şarkıcı yüce bir sese sahipti ve konser salonunu doldurabilirdi.)
  7. The company had lofty ambitions for its new product. (Şirket yeni ürünü için yüksek hedeflere sahipti.)
  8. The building’s lofty windows provided stunning views of the city. (Binaların yüksek pencereleri, şehrin muhteşem manzaralarını sunuyordu.)
  9. She had a lofty position in the company, overseeing all of its operations. (Şirkette tüm işlemleri denetleyen yüce bir pozisyonu vardı.)
  10. The mountain climber made his way up the lofty peak. (Dağcı yüksek zirveye doğru ilerliyordu.)
  11. The artist’s paintings often depicted lofty landscapes. (Sanatçının tabloları genellikle yüksek manzaraları tasvir ediyordu.)
  12. The CEO had lofty expectations for the company’s financial performance. (CEO, şirketin finansal performansı için yüce beklentilere sahipti.)
  13. The cathedral’s lofty spires could be seen from miles away. (Katedralin yüksek kuleleri kilometrelerce uzaktan görülebilirdi.)
  14. The writer had a lofty style of writing that was often difficult to understand. (Yazar, genellikle anlaşılması zor olan yüce bir yazı stiline sahipti.)
  15. The athlete had lofty aspirations of winning a gold medal at the Olympics. (Sporcu, Olimpiyat’ta altın madalya kazanma yüce hedefleri vardı.)
  16. The architect designed a lofty atrium in the center of the building. (Mimar, binanın merkezinde yüce bir atriyum tasarladı.)
  17. The billionaire had a lofty net worth that made him one of the wealthiest people in the world. (Milyarder, dünyanın en zengin insanlarından biri yapan yüce bir net değere sahipti.)
  18. The judge handed down a lofty sentence to the convicted criminal. (Hakim, mahkum edilen su

çlu için yüksek bir ceza verdi.)
19. The astronaut looked down at the Earth from the lofty heights of space. (Astronot, uzayın yüksek irtifalarından dünyaya baktı.)

  1. The philosopher had lofty ideas about the nature of existence. (Filozof, varoluşun doğası hakkında yüce fikirleri vardı.)

Bu örnek cümlelerde “lofty” kelimesinin anlamı genellikle yüksek, yüce ve yüksekten gelen olarak kullanılmıştır. Bu cümlelerdeki “lofty” kelimesi farklı bağlamlarda farklı şekillerde kullanılabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.