Loath İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Loath İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Loath: Türkçe anlamı “istememek, gönülsüz olmak” olan bir sıfat

Örnek cümleler:

1. I am loath to attend the meeting today. (Bugün toplantıya gitmek istemiyorum.)
2. She was loath to give up her dream of becoming an actress. (Oyuncu olma hayalinden vazgeçmek istemiyordu.)
3. The company was loath to make any changes to its policy. (Şirket politikasında herhangi bir değişiklik yapmaktan çekiniyordu.)
4. He was loath to admit that he was wrong. (Yanlış olduğunu kabul etmek istemiyordu.)
5. The students were loath to leave the classroom after the lecture. (Öğrenciler dersin ardından sınıftan ayrılmak istemiyorlardı.)
6. She was loath to accept help from anyone. (Kimseye yardım kabul etmek istemiyordu.)
7. The athlete was loath to give up his training regimen. (Sporcu antrenman programını bırakmak istemiyordu.)
8. He was loath to take any risks in his business dealings. (İşle ilgili herhangi bir risk almak istemiyordu.)
9. The family was loath to move to a new city. (Aile yeni bir şehre taşınmaktan hoşlanmadı.)
10. She was loath to admit that she was scared. (Korktuğunu kabul etmek istemiyordu.)
11. The manager was loath to fire his employee. (Yönetici çalışanını işten çıkarmaktan hoşlanmadı.)
12. He was loath to ask for help from his colleagues. (Meslektaşlarından yardım istemek istemiyordu.)
13. The team was loath to give up their winning streak. (Takım galibiyet serisini sonlandırmak istemiyordu.)
14. She was loath to give up her seat on the bus. (Otobüste koltuğunu bırakmak istemiyordu.)
15. He was loath to let his daughter go on a trip without him. (Kızının onun olmadan bir yolculuğa çıkmasına izin vermek istemiyordu.)
16. The company was loath to invest in new technology. (Şirket yeni teknolojiye yatırım yapmaktan kaçınıyordu.)
17. She was loath to reveal her true feelings to her best friend. (En iyi arkadaşına gerçek hislerini açıklamaktan kaçındı.)
18. He was loath to accept the fact that he had failed. (Başarısız olduğu gerçeğini kabul etmek istemiyordu.)
19. The customer was loath to return the defective product. (Müşteri bozuk ürünü geri vermek istemiyordu.)
20. She was loath to leave her sick cat alone at home. (Hastalık kedisini evde yalnız bırakmaktan hoşlanmıyordu.)

Loath: Türkçe anlamı “istememek, gönülsüz olmak” olan bir sıfat

Devamı:

21. He was loath to interrupt the speaker, but he had a pressing question to ask. (Konuşmacıyı kesmek istemiyordu, ancak acil bir sorusu vardı.)
22. The artist was loath to display his work in public. (Sanatçı işlerini halka açık bir yerde sergilemek istemiyordu.)
23. She was loath to trust anyone after being betrayed by her ex-boyfriend. (Eski erkek arkadaşı tarafından ihanete uğradıktan sonra kimseye güvenmek istemiyordu.)
24. The politician was loath to compromise on his beliefs. (Politikacı inançlarından taviz vermek istemiyordu.)
25. He was loath to apologize, even though he knew he was in the wrong. (Hatalı olduğunu bile bile özür dilemek istemiyordu.)
26. The company was loath to increase the salaries of its employees. (Şirket çalışanlarının maaşlarını artırmaktan kaçındı.)
27. She was loath to leave her house after the burglary. (Evdaki hırsızlıktan sonra evinden ayrılmak istemiyordu.)
28. The chef was loath to change his recipe, even though it was not popular with customers. (Şef müşteriler tarafından beğenilmeyen yemeği yapısını değiştirmek istemiyordu.)
29. He was loath to admit that he needed help with his addiction. (Bağımlılığı konusunda yardıma ihtiyacı olduğunu kabul etmek istemiyordu.)
30. The athlete was loath to take a break from training, even though his body needed rest. (Vücudu dinlenmeye ihtiyaç duymasına rağmen antrenmandan ara vermek istemiyordu.)