Little İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Little İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Little

Little, İngilizce’de “küçük” anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla kullanılan bir sıfattır ve birçok farklı bağlamda kullanılabilir. Aşağıda 20 örnek cümle ve Türkçe karşılıkları verilmiştir:

  1. My little sister is very shy. (Küçük kız kardeşim çok utangaç.)
  2. That’s a cute little dog. (Bu sevimli küçük köpek.)
  3. I have a little bit of experience in marketing. (Pazarlama konusunda birazcık deneyimim var.)
  4. We live in a little house by the lake. (Göl kenarında küçük bir evde yaşıyoruz.)
  5. I’m just taking a little break. (Sadece küçük bir mola veriyorum.)
  6. This book is a little difficult for me to understand. (Bu kitap benim için biraz zor anlaşılır.)
  7. I have a little surprise for you. (Sana küçük bir sürprizim var.)
  8. The little girl was lost in the park. (Küçük kız parkta kayboldu.)
  9. Can you give me a little more information about the project? (Proje hakkında bana biraz daha bilgi verebilir misin?)
  10. I’m feeling a little tired today. (Bugün biraz yorgun hissediyorum.)
  11. The restaurant is a little expensive, but the food is amazing. (Restoran biraz pahalı ama yemekleri harika.)
  12. This is a little embarrassing, but I forgot your name. (Bu biraz utanç verici ama senin adını unuttum.)
  13. She added a little sugar to the recipe. (Tarife biraz şeker ekledi.)
  14. I have a little problem with my computer. (Bilgisayarımla biraz problemim var.)
  15. The little boy is too young to go to school. (Küçük çocuk okula gitmek için çok genç.)
  16. Can you move a little to the left? (Biraz sola hareket edebilir misin?)
  17. We only have a little time left before the show starts. (Gösteri başlamadan önce sadece biraz zamanımız kaldı.)
  18. I need a little help with this project. (Bu projede biraz yardıma ihtiyacım var.)
  19. That’s a little too much information for me. (Bu benim için biraz fazla bilgi.)
  20. The little kitten was curled up in a basket. (Küçük kedi sepetin içinde kıvrılmıştı.)
  1. I always keep a little bit of cash on me. (Her zaman üzerimde biraz nakit para bulundururum.)
  2. The little town was nestled in a valley. (Küçük kasaba bir vadide yerleşmişti.)
  3. I have a little present for you. (Sana küçük bir hediyeim var.)
  4. Can you speak a little louder, please? (Lütfen biraz daha yüksek konuşabilir misin?)
  5. She looked a little nervous before the interview. (Görüşmeden önce biraz gergin görünüyordu.)
  6. The little plant needs more sunlight to grow. (Küçük bitki büyümek için daha fazla güneş ışığına ihtiyaç duyuyor.)
  7. My little brother is always asking questions. (Küçük erkek kardeşim sürekli sorular soruyor.)
  8. I need a little more time to finish this report. (Bu raporu bitirmek için biraz daha zamanıma ihtiyacım var.)
  9. The little stream flowed through the forest. (Küçük akarsu ormanın içinden geçiyordu.)
  10. The little boy was fascinated by the bugs in the garden. (Küçük çocuk bahçedeki böceklerden çok etkilendi.)

Bu örnek cümlelerde “little” kelimesi birçok farklı anlamda kullanılmıştır. Küçük boyut, miktar, yaş, fiyat, zaman, vs. gibi farklı kavramları ifade etmek için kullanılabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.