Complexity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Complexity
Türkçe anlamı: Karmaşıklık, zorluk, komplekslik
- The complexity of the human brain is still not fully understood. (İnsan beyninin karmaşıklığı henüz tam olarak anlaşılamadı.)
- The complexity of the task was underestimated. (Görevin karmaşıklığı küçümsendi.)
- The complexity of the legal system makes it difficult for ordinary people to understand. (Hukuk sisteminin karmaşıklığı, sıradan insanların anlamasını zorlaştırır.)
- The complexity of the software made it challenging to debug. (Yazılımın karmaşıklığı, hata ayıklamayı zorlaştırdı.)
- The complexity of the plot in the novel was confusing. (Romanın öyküsündeki karmaşıklık kafa karıştırıcıydı.)
- The complexity of the situation required a delicate approach. (Durumun karmaşıklığına nazik bir yaklaşım gerekiyordu.)
- The complexity of the math problem was beyond my abilities. (Matematik problemi o kadar karmaşıktı ki, yeteneklerimin ötesindeydi.)
- The complexity of the project required a team of experts. (Projenin karmaşıklığı, bir uzman ekibi gerektirdi.)
- The complexity of the language made it hard for foreigners to learn. (Dilin karmaşıklığı, yabancıların öğrenmesini zorlaştırdı.)
- The complexity of the situation was overwhelming. (Durumun karmaşıklığı eziciydi.)
- The complexity of the music piece required a high level of skill. (Müzik eserinin karmaşıklığı yüksek bir seviyede beceri gerektirdi.)
- The complexity of the data analysis was time-consuming. (Veri analizinin karmaşıklığı zaman alıcıydı.)
- The complexity of the negotiations required a lot of patience. (Müzakerelerin karmaşıklığı çok sabır gerektirdi.)
- The complexity of the problem required a creative solution. (Sorunun karmaşıklığı yaratıcı bir çözüm gerektirdi.)
- The complexity of the software system made it vulnerable to bugs. (Yazılım sisteminin karmaşıklığı, hatalara açık hale getirdi.)
- The complexity of the legal case was daunting. (Hukuk davasının karmaşıklığı yıldırıcıydı.)
- The complexity of the design required a lot of planning. (Tasarımın karmaşıklığı çok planlama gerektirdi.)
- The complexity of the situation required a careful analysis. (Durumun karmaşıklığı dikkatli bir analiz gerektirdi.)
- The complexity of the theory was beyond my understanding. (Teorinin karmaşıklığı, anlama yeteneğimin ötesindeydi.)
- The complexity of the issue required a comprehensive solution. (Konunun karmaşıklığı kapsamlı bir çözüm gerektirdi.)
Complicated
Türkçe anlamı: Karmaşık, karışık, zor
- The instructions were complicated and hard to follow. (Talimatlar karmaşıktı ve takip etmesi zordu.)
- The problem was more complicated than we had anticipated. (Sorun beklediğimizden daha karmaşıktı.)
- The process was complicated and required a lot of steps. (Süreç karmaşıktı ve birçok adım gerektiriyordu.)
- The situation was complicated by conflicting interests. (Çatışan çıkarlarla durum daha karmaşık hale geldi.)
- The task was complicated by the lack of resources. (Kaynakların eksikliği, görevi daha karmaşık hale getirdi.)
- The relationship between the two countries was complicated by historical tensions. (İki ülke arasındaki ilişki tarihi gerilimlerle karmaşık hale geldi.)
- The system was complicated and difficult to use. (Sistem karmaşıktı ve kullanması zordu.)
- The plot of the movie was too complicated for some viewers. (Filmin öyküsü bazı izleyiciler için çok karmaşıktı.)
- The algorithm was too complicated for the computer to process. (Algoritma bilgisayarın işleyebileceğinden daha karmaşıktı.)
- The recipe was too complicated for me to follow. (Tarif benim takip edemeyeceğim kadar karmaşıktı.)
- The situation was complicated by the involvement of multiple parties. (Çoklu tarafların dahil olması durumu daha karmaşık hale getirdi.)
- The game had complicated rules that took a while to understand. (Oyunun karmaşık kuralları anlamak için biraz zaman aldı.)
- The project was complicated by the lack of communication between team members. (Takım üyeleri arasındaki iletişim eksikliği, projeyi daha karmaşık hale getirdi.)
- The experiment was complicated by external factors. (Dış faktörler deneyi daha karmaşık hale getirdi.)
- The concept was too complicated for most people to grasp. (Konsept çoğu insan için anlaşılması zor bir karmaşıklığa sahipti.)
- The legal process was complicated and required expert advice. (Hukuk süreci karmaşıktı ve uzman tavsiyesi gerektiriyordu.)
- The software was complicated to install and required technical assistance. (Yazılımın kurulumu karmaşıktı ve teknik yardım gerektiriyordu.)
- The construction project was complicated by the difficult terrain. (Yapım projesi zorlu arazi nedeniyle karmaşıktı.)
- The theory was too complicated for me to understand without further study. (Teoriyi daha fazla çalışmadan anlamam zordu.)
- The relationship was complicated by unresolved emotional issues. (İlişki çözülememiş duygusal konular nedeniyle karmaşık hale geldi.)
Hemen Yorum Yaz