Line İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Line İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Line İle İlgili Cümleler

Line, Türkçe’de “çizgi” veya “hat” anlamlarına gelir. Aşağıda, “line” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir:

1. The line between good and evil is often blurred. (İyi ve kötü arasındaki çizgi sık sık belirsizdir.)
2. The students stood in a line waiting for the teacher to arrive. (Öğrenciler, öğretmenin gelmesini beklerken sıraya dizildiler.)
3. The new phone has a scratch-resistant screen, thanks to its reinforced glass line. (Yeni telefon, güçlendirilmiş cam çizgisi sayesinde çizilmeye karşı dayanıklı bir ekrana sahip.)
4. I need to finish this report before the deadline. (Son teslim tarihinden önce bu raporu bitirmem gerekiyor.)
5. The company’s profits have been steadily increasing, showing an upward trend line. (Şirketin karı sürekli artıyor, yükseliş trendi gösteriyor.)
6. I like to draw straight lines when I’m doodling. (Karalamalar yaparken düz çizgiler çizmeyi seviyorum.)
7. The police officer drew a line in the sand, warning the suspect not to cross it. (Polis memuru, şüphelinin onu geçmemesi için bir çizgi çizdi.)
8. The restaurant was so popular that people would line up outside just to get a table. (Restoran o kadar popülerdi ki insanlar sadece masaya oturmak için dışarıda sıraya giriyorlardı.)
9. The artist used a ruler to draw perfectly straight lines. (Sanatçı, mükemmel düz çizgiler çizmek için bir cetvel kullandı.)
10. The politician walked a fine line between staying true to his beliefs and appeasing his constituents. (Politikacı, inançlarına sadık kalmak ve seçmenlerini memnun etmek arasında ince bir çizgi çizdi.)
11. The dancers formed a line and moved in sync to the music. (Dansçılar sıra oluşturdu ve müziğe uygun hareket ettiler.)
12. The actor had to memorize hundreds of lines for his role in the play. (Aktör, oyunundaki rolü için yüzlerce replik ezberlemek zorunda kaldı.)
13. The grocery store has separate lines for customers with 10 items or less. (Market, 10 veya daha az öğesi olan müşteriler için ayrı sıralar bulunduruyor.)
14. The train line runs all the way from the city to the suburbs. (Tren hattı, şehirden banliyölere kadar tüm yol boyunca devam ediyor.)
15. The fishing line snapped when the fisherman reeled in a big catch. (Balıkçı büyük bir balık yakaladığında olta ipi koptu.)
16. The artist used shading to create depth in her lines. (Sanatçı, çizgilerinde derinlik oluşturmak için

gölgeleme tekniğini kullandı.)
17. The doctor drew a line on the X-ray to indicate the location of the fracture. (Doktor, kırığın yeri işaretlemek için röntgende bir çizgi çizdi.)

18. The store’s new checkout line system has reduced wait times for customers. (Mağazanın yeni ödeme sırası sistemi, müşterilerin bekleme sürelerini azalttı.)
19. The CEO promised to draw the line on unethical business practices within the company. (CEO, şirket içindeki etik olmayan iş uygulamalarına bir çizgi çekmeyi vadetti.)
20. The baseball player hit a line drive straight to the outfield. (Beyzbol oyuncusu, düz bir çizgide topu dış sahaya vurdu.)

(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)