Liar İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Liar İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Liar

Liar kelimesi Türkçe’de “yalancı” anlamına gelmektedir. Bir kişinin doğruyu söylemediğini ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She’s a liar and can’t be trusted. (O bir yalancı ve güvenilir değil.)
  2. Don’t believe him, he’s a liar. (Ona inanma, o bir yalancı.)
  3. It’s not a good idea to lie, because sooner or later, people will find out you’re a liar. (Yalan söylemek iyi bir fikir değil, çünkü er ya da geç insanlar senin bir yalancı olduğunu fark edecek.)
  4. I caught him in a lie, he’s a liar. (Onu yalan söylerken yakaladım, o bir yalancı.)
  5. She’s lying to get out of trouble. (Sorunlardan kurtulmak için yalan söylüyor.)
  6. He’s a liar, he’s always making up stories. (O bir yalancı, her zaman hikayeler uyduruyor.)
  7. You can’t trust a liar to tell you the truth. (Bir yalancıya gerçeği söylemesi için güvenemezsin.)
  8. Don’t be a liar, always tell the truth. (Bir yalancı olma, her zaman gerçeği söyle.)
  9. She lied about her age to get into the club. (Kulübe girmek için yaşını yalanladı.)
  10. He’s a liar, he’s always exaggerating. (O bir yalancı, her zaman abartıyor.)
  11. Once a liar, always a liar. (Bir kere yalancı, her zaman yalancı.)
  12. I can’t believe him, he’s a liar. (Ona inanamıyorum, o bir yalancı.)
  13. She lied to cover up her mistake. (Hatasını örtbas etmek için yalan söyledi.)
  14. He’s a liar, he’s always manipulating the truth. (O bir yalancı, her zaman gerçeği manipüle ediyor.)
  15. Liars never prosper. (Yalancılar asla başarılı olmazlar.)
  16. Don’t trust him, he’s a liar. (Ona güvenme, o bir yalancı.)
  17. She’s lying to protect herself. (Kendini korumak için yalan söylüyor.)
  18. He’s a liar, he’s always changing his story. (O bir yalancı, her zaman hikayesini değiştiriyor.)
  19. Liars are always caught in the end. (Yalancılar her zaman sonunda yakalanırlar.)
  20. Don’t listen to him, he’s a liar. (Ona kulak verme, o bir yalancı.)
  1. She told a little white lie to avoid hurting his feelings. (Onun duygularını incitmekten kaçınmak için küçük bir yalan söyledi.)
  2. He’s a liar, he’s always making excuses. (O bir yalancı, her zaman bahane üretiyor.)
  3. Liars often have trouble keeping their lies straight. (Yalancıların genellikle yalanlarını tutarlı tutmakta zorluk çektikleri olur.)
  4. She’s a liar, she’s always denying the truth. (O bir yalancı, her zaman gerçeği inkar ediyor.)
  5. He lied to get out of trouble, but ended up making things worse. (Sorunlardan kurtulmak için yalan söyledi, ama işleri daha da kötüleştirdi.)
  6. Don’t trust anything he says, he’s a liar. (Onun söylediği her şeye güvenme, o bir yalancı.)
  7. She told a big fat lie and got caught. (Büyük bir yalan söyledi ve yakalandı.)
  8. He’s a liar, he’s always hiding something. (O bir yalancı, her zaman bir şeyler saklıyor.)
  9. Liars often use body language to support their lies. (Yalancılar genellikle yalanlarını desteklemek için beden dilini kullanırlar.)
  10. Don’t believe him, he’s a known liar. (Ona inanma, o bilinen bir yalancı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.