Laughter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laughter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laughter

Laughter, Türkçe anlamıyla “kahkaha” veya “gülmek” demektir. İnsanların eğlenceli veya komik bir durumda gülmeleri sonucu oluşan doğal bir tepkidir.

Örnek Cümleler:

  1. Laughter is contagious, and it spreads like wildfire.
    (Türkçe: Kahkaha bulaşıcıdır ve yangın gibi yayılır.)

  2. We all need a little bit of laughter in our lives.
    (Türkçe: Hayatımızda biraz gülme ihtiyacımız var.)

  3. She couldn’t contain her laughter at the ridiculous joke.
    (Türkçe: O, saçma şakaya karşı gülmesini engelleyemedi.)

  4. The sound of laughter filled the room.
    (Türkçe: Odayı gülme sesleri doldurdu.)

  5. Laughter is the best medicine for a bad day.
    (Türkçe: Kötü bir günde gülme, en iyi ilaçtır.)

  6. His laughter echoed through the empty hallway.
    (Türkçe: Onun gülüşü boş koridorda yankılandı.)

  7. The comedian’s jokes always elicited loud laughter.
    (Türkçe: Komedyenin şakaları her zaman yüksek kahkaha sesleri çıkarırdı.)

  8. She had to stifle her laughter during the serious meeting.
    (Türkçe: O, ciddi toplantı sırasında gülmesini bastırmak zorunda kaldı.)

  9. The little girl’s laughter was music to his ears.
    (Türkçe: Küçük kızın gülüşü onun kulaklarına müzik gibi geldi.)

  10. He couldn’t help but join in the laughter.
    (Türkçe: O, gülme e katılmamak için kendini tutamadı.)

  11. The group erupted in laughter at the silly prank.
    (Türkçe: Grup saçma şakada gülme patlaması yaşadı.)

  12. His contagious laughter soon had everyone laughing.
    (Türkçe: Bulaşıcı kahkahası kısa sürede herkesi güldürdü.)

  13. The awkward silence was broken by a burst of laughter.
    (Türkçe: Utangaç sessizliği bir patlama halindeki gülme bozdu.)

  14. The audience’s laughter was so loud, the comedian had to pause his routine.
    (Türkçe: İzleyicilerin kahkaha

ları o kadar yüksekti ki, komedyen rutinini durdurmak zorunda kaldı.)

  1. Their shared memories brought tears of laughter to their eyes.
    (Türkçe: Paylaşılan anıları gözlerinde gülme yaşlarına dönüştürdü.)

  2. The silly video had us all in fits of laughter.
    (Türkçe: Saçma video hepimizi kahkaha krizine soktu.)

  3. The laughter died down as they realized the seriousness of the situation.
    (Türkçe: Durumun ciddiyetini fark ettiklerinde kahkaha sessizleşti.)

  4. He had a contagious sense of humor that always elicited laughter.
    (Türkçe: O, her zaman kahkaha çıkaran bulaşıcı bir mizah anlayışına sahipti.)

  5. The children’s laughter filled the park with joy.
    (Türkçe: Çocukların gülüşleri parkı neşeyle doldurdu.)

  6. She let out a burst of laughter when she heard the punchline.
    (Türkçe: Pointoyu duyduğunda bir patlama halinde güldü).

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.