Laudable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laudable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laudable İle İlgili Cümleler

Laudable kelimesi Türkçe’de “övülmeye değer, takdire şayan” anlamına gelir.

  1. It is laudable that she donated all her prize money to charity. (Ödül parasını tamamıyla hayır kurumuna bağışlaması takdire şayan.)
  2. His laudable efforts to improve the environment have not gone unnoticed. (Çevreyi iyileştirmek için gösterdiği övülmeye değer çabaları fark edilmedi.)
  3. The company’s laudable policy of promoting from within has led to a highly motivated workforce. (İçeriden terfi politikasının takdire şayan olması, yüksek motivasyonlu bir işgücüne yol açmıştır.)
  4. Her laudable qualities include honesty, integrity, and perseverance. (Övülmeye değer özellikleri arasında dürüstlük, bütünlük ve azim vardır.)
  5. It’s laudable that you’ve decided to quit smoking. (Sigarayı bırakma kararının takdire şayan olduğunu düşünüyorum.)
  6. He has shown a laudable determination to succeed against all odds. (Tüm zorluklara karşı başarılı olmak için gösterdiği övülmeye değer kararlılığı gösterdi.)
  7. Her laudable efforts to help the less fortunate are truly admirable. (Azınlıklara yardım etmek için gösterdiği övülmeye değer çabaları gerçekten takdir edilesi.)
  8. The team’s laudable performance in the playoffs earned them a spot in the championship game. (Playofflarda gösterdikleri övülmeye değer performans, onları şampiyonluk maçında yer almaya hak kazandırdı.)
  9. It’s laudable that she volunteers at the homeless shelter every weekend. (Her hafta evsizler barınağında gönüllü olarak çalışması takdire şayan.)
  10. His laudable dedication to his craft has made him one of the best in the industry. (Mesleğine gösterdiği övülmeye değer bağlılık, onu endüstrideki en iyilerden biri yaptı.)
  11. The charity’s laudable goal is to provide clean water to impoverished communities. (Hayır kurumunun takdire şayan hedefi, yoksul toplumlara temiz su sağlamaktır.)
  12. Her laudable actions have inspired many others to get involved in community service. (Övülmeye değer eylemleri, birçok insan

    to toplum hizmetine katılmaya teşvik etti.)

  13. It’s laudable that he always puts his family first, no matter what. (Ailesini her zaman ön planda tutması takdire şayan, ne olursa olsun.)
  14. The organization’s laudable efforts to promote diversity and inclusion have made a significant impact. (Çeşitliliği ve dahil etmeyi teşvik etmek için gösterdikleri övülmeye değer çabalar, önemli bir etki yaratmıştır.)
  15. Her laudable achievements in the field of science have earned her international recognition. (Bilim alanında gösterdiği övülmeye değer başarıları, uluslararası tanınma kazandırdı.)
  16. He has received numerous awards for his laudable contributions to the arts. (Sanata katkıları için aldığı ödüller sayısızdır ve övülmeye değerdir.)
  17. The company’s laudable commitment to sustainability has led to a significant reduction in their carbon footprint. (Sürdürülebilirliğe olan taahhütleri, karbon ayak izlerinde önemli bir azalmaya yol açmıştır.)
  18. Her laudable leadership qualities have helped her team achieve great success. (Övülmeye değer liderlik özellikleri, ekibinin büyük başarılara ulaşmasına yardımcı oldu.)
  19. It’s laudable that he always takes responsibility for his mistakes and tries to make things right. (Hatalarından her zaman sorumlu olduğunu ve düzeltmeye çalıştığını görmek takdire şayan.)
  20. The school’s laudable efforts to provide equal education opportunities for all students have been recognized by the community. (Eşit eğitim fırsatları sağlamak için gösterdikleri övülmeye değer çabalar, toplum tarafından takdir edilmiştir.)
  21. Her laudable determination to overcome obstacles and achieve her goals is truly inspiring. (Engelleri aşmak ve hedeflerine ulaşmak için gösterdiği övülmeye değer kararlılık gerçekten ilham verici.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.