Languish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Languish
Languish, “çürümek, güçsüzleşmek, zayıflamak” gibi anlamlara gelir.
- After being stranded in the desert for days, the hiker began to languish and lose hope. (Çölde günlerce mahsur kalan yürüyüşçü, güçsüzleşmeye ve umutlarını kaybetmeye başladı.)
- The neglected garden began to languish without proper care. (İlgisizlik nedeniyle bakımsız kalan bahçe, düzgün bakım olmadan zayıflamaya başladı.)
- Without any new projects, the employees began to languish in their routine work. (Yeni projeler olmadan, çalışanlar rutin işlerinde güçsüzleşmeye başladılar.)
- The flowers in the vase began to languish after a few days without water. (Sulama olmadan birkaç gün geçtikten sonra vazodaki çiçekler zayıflamaya başladı.)
- The patient continued to languish in the hospital bed despite the best efforts of the doctors. (Doktorların en iyi çabalarına rağmen hastalar hastane yataklarında zayıflamaya devam ederler.)
- The restaurant began to languish after a bad review in the local newspaper. (Yerel gazetede kötü bir yorumdan sonra restoran zayıflamaya başladı.)
- Without exercise, my muscles began to languish and lose their strength. (Egzersiz yapmadan, kaslarım zayıflamaya ve güçlerini kaybetmeye başladı.)
- The old mansion was left to languish for years before being restored to its former glory. (Eski malikane yıllarca zayıflamasına izin verildi, eski ihtişamına geri getirilmeden önce.)
- The once-popular fashion trend began to languish and eventually disappeared. (Bir zamanlar popüler olan moda trendi zayıflamaya ve sonunda ortadan kaybolmaya başladı.)
- The team’s performance began to languish after the star player was injured. (Yıldız oyuncu yaralandıktan sonra takımın performansı zayıflamaya başladı.)
- The neglected cat began to languish without food or water. (Yemek veya su olmadan bakımsız kalan kedi zayıflamaya başladı.)
- The old computer began to languish and slow down after years of use. (Yıllarca kullanıldıktan sonra eski bilgisayar zayıflamaya ve yavaşlamaya başladı.)
- The small town began to languish after the factory closed down. (Fabrika kapandıktan sonra küçük kasaba zayıflamaya başladı.)
- The boxer began to languish after a series of losses in the ring. (Ringdeki bir dizi yenilgiden sonra boksör zayıflamaya başladı.)
- The company began to languish due to poor management and a lack of innovation. (Kötü yönetim ve yenilik eksikliği neden
- The prisoner began to languish in his cell, feeling hopeless and forgotten. (Hücresinde umutsuz ve unutulmuş hisseden mahkum zayıflamaya başladı.)
- The garden began to languish in the hot summer sun without regular watering. (Düzenli sulama olmadan sıcak yaz güneşinde bahçe zayıflamaya başladı.)
- The business began to languish after the owner passed away, as there was no one to take over. (Sahibinin ölümünden sonra işletme kimseye devredilmediği için zayıflamaya başladı.)
- The relationship began to languish after they stopped putting in effort to keep it strong. (İlişki, güçlü tutmak için çaba harcamayı bıraktıklarında zayıflamaya başladı.)
- The old book began to languish on the shelf, gathering dust and forgotten. (Rafın üzerinde tozlanan ve unutulan eski kitap zayıflamaya başladı.)
Hemen Yorum Yaz