Lame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lame İle İlgili Cümleler

Lame, Türkçe karşılığı topal olan bir kelime olarak kullanılır. Aşağıda, “lame” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımı için 20 örnek cümle verilmiştir.

1. The horse was lame and couldn’t run fast. (At topal olduğu için hızlı koşamadı.)
2. His excuse was so lame that no one believed him. (Bahanesi o kadar saçmaydı ki kimse ona inanmadı.)
3. The concert was lame and boring. (Konser sıkıcı ve kötüydü.)
4. She twisted her ankle and now she’s lame. (Bileğini burktu ve şimdi topal.)
5. The movie’s plot was so lame that I fell asleep. (Filmin hikayesi öyle kötüydü ki uyudum.)
6. He made a lame attempt at explaining his behavior. (Davranışını açıklama konusunda saçma bir deneme yaptı.)
7. The joke he told was so lame that nobody laughed. (Anlattığı şaka öyle saçmaydı ki kimse gülmedi.)
8. The argument she made was lame and unconvincing. (Yaptığı argüman zayıf ve ikna edici değildi.)
9. His excuse for being late was so lame that his boss fired him. (Geç kalmasının bahanesi o kadar saçmaydı ki patronu onu işten çıkardı.)
10. The book’s ending was lame and unsatisfying. (Kitabın sonu kötü ve tatmin edici değildi.)
11. He tried to dance but his lame leg made it difficult. (Dans etmeye çalıştı ama topal bacağı zorlaştırdı.)
12. The teacher’s attempt to be cool was lame and cringeworthy. (Öğretmenin havalı olmaya çalışması saçmaydı ve utanç vericiydi.)
13. Her excuse for not doing her homework was lame and lazy. (Ödevini yapmama bahanesi saçmaydı ve tembeldi.)
14. The party was lame and nobody had fun. (Parti kötüydü ve kimse eğlenmedi.)
15. His explanation for the missing money was lame and suspicious. (Eksik parayı açıklaması saçmaydı ve şüpheliydi.)
16. The song’s lyrics were lame and meaningless. (Şarkının sözleri saçmaydı ve anlamsızdı.)
17. His attempt to fix the broken vase was lame and made it worse. (Kırık vazoyu tamir etme denemesi saçmaydı ve daha kötü hale getirdi.)
18. The excuse she made for not attending the meeting was lame and disrespectful. (Toplantıya katılmama bahanesi saçmaydı ve saygısızdı.)
19. The video game’s storyline was lame and uninteresting. (Video oyununun hikayesi saçmaydı ve ilgi çekici değildi.)
20. His plan to win the competition was lame and poorly thought out. (Yarışmayı kazanma planı saçmayd

21. The comedian’s joke was lame and offensive. (Komedyenin şakası saçmaydı ve aşağılayıcıydı.)
22. His explanation for not finishing his work on time was lame and irresponsible. (İşini zamanında bitirmeme bahanesi saçmaydı ve sorumsuzdu.)
23. The restaurant’s excuse for serving undercooked food was lame and unacceptable. (Restoranın az pişmiş yemek servis etme bahanesi saçmaydı ve kabul edilemezdi.)
24. Her attempt at singing was lame and out of tune. (Şarkı söyleme denemesi saçmaydı ve tınısızdı.)
25. The politician’s excuse for his controversial statement was lame and insincere. (Politikacının tartışmalı açıklaması için bahanesi saçmaydı ve samimiyetsizdi.)
26. His idea for the project was lame and impractical. (Proje için fikri saçmaydı ve uygulanamazdı.)
27. The company’s excuse for not meeting the deadline was lame and unprofessional. (Şirketin süreyi yetiştirememe bahanesi saçmaydı ve profesyonel değildi.)
28. Her plan to win the game was lame and lacked strategy. (Oyunu kazanmak için planı saçmaydı ve stratejisizdi.)
29. The excuse for the delay in the flight was lame and unconvincing. (Uçuşta gecikme için bahane saçmaydı ve ikna edici değildi.)
30. The fashion show’s designs were lame and outdated. (Moda şovunun tasarımları saçmaydı ve modası geçmişti.)