Lacklustre İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lacklustre İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lacklustre Nedir?

Lacklustre kelimesi İngilizcede “canlılığı olmayan, donuk, soluk” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:

1. Her performance was lacklustre, and the audience was not impressed. (Performansı cansızdı ve seyirci etkilenmedi.)
2. The lacklustre colors of the painting did not catch my eye. (Tablonun soluk renkleri benim dikkatimi çekmedi.)
3. The new product launch was lacklustre and failed to generate any buzz. (Yeni ürün lansmanı cansızdı ve hiçbir heyecan yaratmadı.)
4. The party was lacklustre, and I left early. (Parti donuktu ve erken ayrıldım.)
5. The weather has been lacklustre lately, with constant rain and grey skies. (Hava son zamanlarda cansızdı, sürekli yağmur ve gri gökyüzü vardı.)
6. The movie received lacklustre reviews and was not successful at the box office. (Film, cansız eleştiriler aldı ve gişede başarılı olamadı.)
7. The presentation was lacklustre and did not capture the attention of the audience. (Sunum cansızdı ve seyircilerin dikkatini çekmedi.)
8. The performance of the team was lacklustre, and they lost the game. (Takımın performansı cansızdı ve maçı kaybettiler.)
9. The singer’s lacklustre voice did not impress the judges. (Şarkıcının cansız sesi hakemleri etkilemedi.)
10. The atmosphere at the party was lacklustre, and everyone seemed bored. (Partideki atmosfer cansızdı ve herkes sıkılmış gibi görünüyordu.)
11. The painting exhibition was lacklustre, and I did not find any piece that interested me. (Resim sergisi cansızdı ve ilgimi çeken hiçbir eser bulamadım.)
12. The restaurant’s lacklustre menu did not offer any exciting options. (Restoranın cansız menüsü, heyecan verici seçenekler sunmadı.)
13. The company’s lacklustre sales figures were a cause for concern. (Şirketin cansız satış rakamları endişe vericiydi.)
14. The play’s lacklustre script failed to engage the audience. (Oyunun cansız senaryosu seyirciyi etkilemedi.)
15. The team’s lacklustre performance in the first half was disappointing. (Takımın ilk yarıdaki cansız performansı hayal kırıklığı yarattı.)
16. The hotel’s lacklustre service did not meet my expectations. (Otelin cansız hizmeti benim beklentilerimi karşılamadı.)
17. The magazine’s lacklustre articles did not interest me. (Derginin cansız makaleleri beni ilgilendirmedi.)
18. The concert was lacklustre, and the audience left early. (Konser cansızdı ve seyirci erken ayrıldı.)
19. The fashion show’s lacklustre designs were not impressive. (Moda şov

nun cansız tasarımları etkileyici değildi.)
20. The team’s lacklustre attitude towards training was reflected in their performance on the field. (Takımın eğitime karşı cansız tutumu sahadaki performanslarına yansıdı.)