Labour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Labour
Labour, İngilizce’de “çalışma” anlamına gelir. İş ile ilgili faaliyetleri ifade etmek için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- The labour force is an important component of the economy. (İşgücü ekonomi için önemli bir bileşendir.)
- Labour unions often negotiate with employers for better wages and working conditions. (İşçi sendikaları genellikle daha iyi ücretler ve çalışma koşulları için işverenlerle müzakere ederler.)
- Child labour is a serious problem in many developing countries. (Çocuk işçilik, birçok gelişmekte olan ülkede ciddi bir sorundur.)
- She went into labour at 2 a.m. and gave birth to a healthy baby boy. (O, saat 2’de doğuma girdi ve sağlıklı bir erkek bebek doğurdu.)
- The company is looking to cut labour costs by outsourcing some of their operations. (Şirket, bazı operasyonlarını dış kaynak kullanarak işgücü maliyetlerini azaltmayı hedefliyor.)
- The labour market is very competitive these days. (İş piyasası bu günlerde çok rekabetçidir.)
- He has been labouring in the fields all day. (O, tüm gün tarlada çalıştı.)
- Labour Day is a national holiday in many countries. (İşçi Bayramı, birçok ülkede milli bir tatildir.)
- It takes a lot of labour to build a house from scratch. (Sıfırdan bir ev yapmak için çok fazla emek gerekiyor.)
- The labour shortage in the construction industry is becoming a major problem. (İnşaat sektöründeki işgücü açığı büyük bir sorun haline geliyor.)
- The factory was forced to shut down due to a labour strike. (Fabrika, bir işçi grevi nedeniyle kapanmak zorunda kaldı.)
- She had to undergo a labour induction to give birth. (Doğum yapmak için doğum indüksiyonu yapması gerekti.)
- The company is hiring additional labour to meet the increased demand. (Şirket, artan talebi karşılamak için ek işgücü işe almaktadır.)
- He has been labouring over his thesis for months. (O, tezini aylardır çabalıyor.)
- The government is implementing new labour laws to protect workers’ rights. (Hükümet, işçilerin haklarını korumak için yeni iş yasaları uyguluyor.)
- She is in labour and needs to go to the hospital. (O doğum ağrısı çekiyor ve hastaneye gitmesi gerekiyor.)
- Labour-saving devices have made household chores much easier. (
Evin işlerini kolaylaştıran cihazlar ev işlerini çok daha kolay hale getirdi.)
18. The labour-intensive process of making handmade crafts is time-consuming. (El yapımı el sanatları yapmak için işgücü yoğun bir süreç zaman alıcıdır.)
- Many companies are implementing labour-saving technologies to increase productivity. (Birçok şirket, verimliliği artırmak için işgücü tasarrufu teknolojileri uygulamaktadır.)
- Labour negotiations between the union and management have been ongoing for months. (Sendika ve yönetim arasındaki iş müzakereleri aylardır devam ediyor.)
Hemen Yorum Yaz